Bitcoin yönelik eleştirilere yanıtlar
Geçtiğimiz haftaki yazımızda, finans dünyasının önde gelen isimlerinin zaman içinde kripto paralar ile ilgili bakış açılarının nasıl değiştiğine bakmıştık… Bu yazımızda ise o dünyanın en önemli yatırım uzmanlarından olan Ray Dalio‘nun Bitcoin ile ilgili çekinceleri ve Bitcoin dünyasının ona cevaplarına bakalım.
Image by 政徳 吉田 from Pixabay |
Kimdir Ray Dalio?
Dünyanın en önemli fon uzmanlarından Ray Dalio. 1975 yılında evinin apartman dairesinde kurduğu Bridgewater, 2020 yılına geldiğimizde yönettiği 98 milyar ABD Doları ile dünyanın en büyük yüksek riskli yatırım fonu (hedge fund). Kendisi de 15.5 milyar ABD Doları kişisel serveti ile dünyanın en zengin 119. kişisi. Öyle sıradan bir fon yöneticisi değil bahsettiğimiz kişi. Dolayısıyla söylediklerine kulak vermekte fayda var.
Nasıl bir yatırım perspektifi var?
2019 yılının Temmuz ayında yayınladığı ‘Paradigm Shifts’ adlı makalede kendi yatırım tezinden bahseder Dalio.
Özetle, piyasaların genelde 10 yıllık süreler ile hareket ettiğini, kişi ve kurumların başlangıçta yadırgadıkları bu ortama zamanla alıştıklarını, sürecin sonuna doğru işin suyunu çıkardıkları noktada ise yeni bir değişimin hayata geçmeye başladığını öne sürer. Buna da “paradigma (yaklaşım/ezber) değişimi” adını verir.
2008 yılının sonuna doğru ABD’de yaşanan kriz sonrası 2010’lu yıllar boyu hüküm süren paradigmanın sonuna geldiğimiz şu yıllarda, yeni paradigmanın ne olacağını arar. Merkez bankalarının ekonomiyi kurtama güdüsüyle başladığı ağır para basımının artık etkisini yitirdiği ve sürdürülemez olduğu sonucuna varır. Zira bu yaklaşım, düşük riskli ürünlerin faizlerini sıfıra yakın bir hale getirir ve getiri bekleyen yatırımcıları alternatif yatırım araçlarına yönlendirir. Yazının sonunda Dalio, portföy çeşitlendirmesi adına alternatif yatırım aracı olarak altına yatırım yapılmasının uygun olacağını belirtir.
Peki Bitcoin hakkında ne düşünüyor?
Sonrasında, 2020 Ocak ayında verdiği bir mülakatta paranın temelde iki amacı olduğunu, bunların alışverişe aracılık ya da değer saklama olarak sıralanabileceğini ve Bitcoin’in bu iki özelliği de taşımadığını söyler…
En son 9 Kasım’da Twitter’da bir kullanıcıya verdiği cevapta ise şu ifadelerde bulunur:
Özetle, Bitcoin ile ilgili kafasındaki soru işaretlerini şu şekide sıralar:
- Alışveriş aracı olarak fazla bir kullanımı yok. Muhtemelen, pek çok ticari işletme için çok dalgalı bir değere sahip
- Servet saklamak için iyi bir araç değil, zira iniş-çıkışı çok fazla ve almak istediğim ürünlerin fiyatları ile bir ilintisi olmadığı için alım gücümü korumuyor
- İleride başarılı olup devletlerin paraları ile rekabet etmeye başlar ise, hükümetler onu kanun dışı ilan edip kullanımını tehlikeli hale getirebilirler
- Bu arada, merkez bankalarının sahip olduğu en büyük üçüncü rezerv para olan altının aksine, merkez bankaları, kurumsal yatırımcılar ve uluslararası şirketlerin bir gün Bitcoin’i kullanabileceğini hayal edemiyorum
Bunları söylerken, tweetin başında ve sonunda, kaçırdığı bir şeyler olabileceğini, eğer öyleyse doğrusunu duymaktan memnun olacağını da belirtiyor.
Haklı mı Bitcoin ile ilgili çekincelerinde?
Dalio’nun klasik yatırımcı dünyasından geldiği düşünüldüğünde sorduğu sorular oldukça yerinde. Konu ile ilk kez karşılaşan ve analitik düşünce yapısına sahip her akıllı yatırımcının ilk aklına takılabilecek noktalar bunlar.
Hep söylediğimiz gibi, Bitcoin ve kripto dünyası teknik ve karmaşık bir konu. Anlamak için çok çaba sarfetmeniz gerekiyor. Dalio gibi 100 milyar ABD Doları bir fon yönetiyor iseniz, Bitcoin, vaktinizi harcamaya değecek büyüklükte olmayabilir. Dalio’nun yukarıdaki sorularına teknik ayrıntıya girmeden verilecek yanıtlar, o ve onun gibi düşünenleri konuya farklı bir perspektiften bakmaya sevk edebilir.
Bitcoin dünyası Dalio’nun sorularına nasıl yanıt veriyor?
Gelin Bitcoin dünyasının bu sorulara verdiği cevaplara bakalım şimdi de..
“Bitcoin’in fiyatı çok inişli çıkışlı olduğu için alışverişte kullanılamıyor…”
Bitcoin’in fiyatı iniş-çıkışlı. Buna kimsenin itirazı olamaz. Baksanıza yıllar itibariyle şu grafiğe:
BTC fiyatı. Kaynak: CoinGecko |
Ancak özellikle geçtiğimiz ay açıklanan PayPal’ın Bitcoin ile alım-satıma izin veriyor olması, Bitcoin’in alışverişlerde kullanılmasının önünü açıyor. Nasıl?
PayPal, kullanıcılarının 28 milyon üye işyeri ile alışveriş yapmasına olanak sağlarken, çok kritik birkaç adım atıyor aslında. Öncelikle, PayPal’ın bu hizmeti sayesinde işyerleri herhangi bir Bitcoin riski taşımayacaklar. Satışlarını ABD Doları ya da istedikleri başka herhangi itibari paradan yapmaya devam edecekler.
PayPal, satış esnasında müşterinin ödediği Bitcoin’i otomatik olarak (belli bir komisyon karşılığında) çevirip itibari para olarak işyerine ödeyecek. Böylece, işletmeler Bitcoin ile satış yapmanın ne kur ne de kanuni riskini taşımayacaklar.
Bu olayın bile başlı başına alışverişlerde Bitcoin kullanımının önünü açacağını söyleyebiliriz.
“Servet saklamak için iyi bir araç değil…”
Bu aslında en zayıf argümanlardan bir tanesi. Zira, kısa vadede iniş-çıkışı çok olan Bitcoin, uzun vadede bakıldığında sürekli olarak yatırımcısına kazandırmış bir yatırım aracı. Servet saklamak ise uzun vadeli perspektif gerektiren bir eylem.
Öte yandan Bitcoin’in henüz on yıllık yeni bir ürün olduğu unutulmamalı. Gerek kullanım alanı gerekse değer önerisi olarak henüz tam olarak oturmamış ürünlerde fiyatı gelecekte umulan değer beklentileri belirler. Yani şu an görünen fiyatı spekülatif.
Benzer bir durumu 1970’lerde altın yaşamıştı. Nixon yönetiminin Vietnam savaşı sırasında altın standardını bırakması sonrası, altının değer saklama aracı olarak hayatına devam edip etmeyeceği bilinmiyordu. Bu nedenle, örneğin 1973 yılında altın fiyatları her on günden birinde %3’den fazla artıp azaldı.
1975 yılı içinde %25 değer kaybeden altın, 1979 yılında %120 oranında yükseldi. 1970’lerdeki on yıl sürede %1.365 artan altın, 80’lerde eksi %22, 90’larda ise eksi %28 oranında değer kaybetti. 2000’lerin ilk on yılında ise, altına dayalı endeks fonlarının ortaya çıkışı sayesinde yeni yatırımcıların radarına girmesi ile birlikte tekrar %288 değer kazandı.
Bitcoin’in de altının bu ilk yıllarını biraz hızlı çekim olarak yaşamasını bekleyenler var - özellikle de geçtiğimiz yazımızda bahsettiğimiz Paul Tudor Jones.
Peki servet saklama aracı olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? Bunun için bir metodoloji var mı? Herhangi bir standart yok ama Paul Tudor Jones, “The Great Monetary Inflation” (pdf) isimli makalesinde dört ana kriter sayıyor: Alım gücü, güvenirlik, likidite ve taşınabilirlik
Jones, kendi araştırma ekibini toplayıp, dört farklı yatırım aracını servet saklama perspektifinden değerlendirmelerini istiyor. Değerlendirmeye baz olarak, yukarıda saydığımız dört ana kriterin ilk ikisine %30, son ikisine %20 ağırlık vererek toplam 100 üzerinden puanlama yapıyorlar. Dört farklı yatırım aracının bu dört kriter üzerinden değerlendirilmesinin sonuçları aşağıdaki şekilde oluşuyor:
- Finansal varlıklar (hisse senedi ve tahviller): **71
- İtibari paralar: **54
- Altın: **62
- Bitcoin: **43
Bu sonuç ile ilgili kişisel yorumunda, araştırma ekibinin çok genç olduğunu ve alım gücü kriterini düşünürken, hisse ve tahvillerin getirilerinin son on yıldaki artışından çok etkilendiğini belirtiyor. O ise bu konuda daha temkinli. Zira 1970’lerin yüksek enflasyon zamanlarında, hisse senedi getirilerinin enflasyon oranına yetişemediği için hisse senedi piyasasının cehennem haline geldiğini belirtiyor.
Güvenirlik konusunda en düşük skoru Bitcoin’in almasının tek nedeni, bu yatırım araçları içinde en genci olması. Likidite kriterinde 7/24 işlem görmesi, taşınabilirlik kriterinde ise her telefondan işlem yapılabilmesi nedeniyle en yüksek puanları alan yatırım aracının Bitcoin olduğunu belirtiyor.
Tudor Jones, bu sonuçlarda kendisini asıl şaşırtanın ‘Bitcoin’in nasıl bu kadar yüksek skor aldığı’ olduğunu belirtiyor. Bu skorlara rağmen Bitcoin değerinin finansal varlıkların 1.200’de biri, altının ise 60’da biri olmasında matematiksel bir hata olması gerektiğini, kişisel düşüncesine göre yanlış olanın Bitcoin’in fiyatı olduğunu belirtiyor (rakamlar 2020 Mayıs’ına ait).
“Başarılı olsa bile gelecekte hükümetler tarafından yasaklanabilir… “
Son on yılda, Bitcoin ne zaman büyük bir çıkış yakalasa kanuni olarak yasaklanma konusu gündeme geliyor. 2013 yılında FBI’in Bitcoin’in, 2017 yılında ise Amerikan sermaye piyasası kurumu SEC’in Bitcoin’in peşinde olduğu söylendi. Şimdi de Ray Dalio, geçmişte dillendirilen hükümetlerin yasaklaması konusunu tekrar masaya yatırıyor.
Öncelikle düşünelim: Hükümetler kripto paraları nasıl yasaklayabilirler? Açık kaynak bir yazılımı yasaklamak çok olası görünmüyor. İki farklı konuda yasaklama söz konusu olabilir.
Birincisi, ülke sınırları içinde madencilik yapılmasını yasaklayabilirler. Kontrolü oldukça zor olan bu tip bir yasaklama Bitcoin için büyük bir etki yaratmaz. Zira, BTC her yerden üretebilen bir kripto para. Dolayısıyla, bir ülkede yasaklanırsa, madencilik diğer ülkelere ve bölgelere kayar.
İkincisi tür yasaklama, ülke vatandaşlarının kripto paralara erişimini engellemek şeklinde olabilir. Bu da, ülke sınırları içindeki kripto para borsalarının faaliyetini yasaklamak anlamına gelir. Geçmişte, Çin ve Hindistan bu tip yasaklamaları yaptılar. Çok başarılı oldukları söylenemez. (Ülke ülke yaklaşımlar için şu rapor ilginizi çekebilir)
Ülkelerin, eğer istiyorlar ise kripto paraları yasaklamak anlamında yapabilecekleri en etkili eylem, topluca birlikte hareket etmeleri olabilir. Peki bu ne kadar olası? Tüm dünyanın hemfikir olduğu küresel ısınmada bile ortak karar alıp uygulamayan devletler, konu kripto olursa ortak eylemde birleşebilirler mi? Kim bilir?
Hükümetlerin böyle bir eylem için ellerini çabuk tutmalarında fayda var. Zira, özellike Bitcoin gün geçtikçe kurumsal yatırımcıların gündemine girmeye başlıyor. Bu varlıklara yatırım yapıp ellerinde tutanlar arttıkça yasaklamak gittikçe zorlaşacak. ABD’de Wyoming eyaletinin yeni seçilen senatörü Cynthia Lummis amacının senato ve kongreyi Bitcoin’in iyi bir değer saklama aracı olduğu yönünde ikna etmek olduğunu söyledi bile.
“Merkez bankaları ve kurumsal yatırımcılar, Bitcoin’i altın gibi rezerv para olarak kullanmaz…”
Kurumsal yatırımcılar şimdiden Bitcoin sahibi olmaya başladılar. Sanırım Ray Dalio’nun bu konuda daha iyi bilgilendirilmesinde fayda var. Merkez Bankaları için ise daha gidecek yol var gibi görünüyor. İran bu anlamda en azından Bitcoin’i tanımak için adımlar attı. İthalatçıların ülkeye getirdikleri ürünleri ödemek için Bitcoin kullanımına izin verdi. Peki Merkez Bankaları, altın örneğinde olduğu gibi kasalarında Bitcoin saklayacaklar mı? Bilemiyoruz, belki de alan var ve açıklama yapmıyorlar. İleride göreceğiz.
Dalio’ya okuma tavsiyeleri
Bitcoin dünyasındaki karşı argümanlar yukarıdakiler ile sınırlı değil tabii ki ancak yerimiz dar. Bu nedenle yazımızı, size ve Ray Dalio’ya birkaç okuma tavsiyesinde bulunarak bitirelim:
-
Vijay Boyapati - ‘The Bullish Case for Bitcoin’: Bitcoin’in neden para olarak değerlendirilebileceği ile ile ilgili 2018 tarihli eşsiz bir yazı.
-
Lyn Alden - ‘3 Reasons I’m Investing in Bitcoin’: Finans ve mühendislik geçmişli, şimdilerde ise kurumsal yatırımcılara araştırma hizmeti veren Lyn Adler’in basit ve anlaşılır olarak neden 2017 yılında daha mesafeli iken 2020 yılında daha Bitcoin taraftarı olduğunu açıkladığı harika yazı.
-
Fidelity Digital Assets - ‘Addressing Persisting Bitcoin Criticisms’: İşte tam Dalio gibi fon yöneticilerinin seveceği, prestijli bir kurum tarafından yayınlanmış, Bitcoin ile ilgili bütün eleştirilere yanıt veren ayrıntılı bir yazı. Eğer yukarıdaki yazımız yeterli gelmediyse, eminim bu makale sizi ya da Ray Dalio’yu tatmin edecektir.
Not 1: Bu yazı ilk olarak 1 Aralık 2020’de BTCHaber.com‘da yayınlandı
Not 2: Tüm yazılara Yazılar sekmesinden ulaşabilirsiniz
Genel not: Bu ve diğer yazılarımızın hiçbiri yatırım tavsiyesi değildir. Özellikle DeFi yani merkeziyetsiz finans sektörünün denetime tabi olmamasından dolayı klasik piyasalara göre çok daha riskli olabileceğini göz önünde bulundurun.