Bitcoin dünyasının yeni halkası
Bu aralar herkesin dilinde Bitcoin ve onun hızlı yükselişi var. Aynı suya atılan bir taşın yarattığı halkalar gibi, sanki son zamanlarda Bitcoin de geniş kitlelerce benimsenme yolunda etrafına yeni birkaç halka daha ekledi. Gelin bu yazımızda, bu son halkalardan birkaçına değinelim:
Image by FelixMittermeier from Pixabay |
Bitcoin hikayesine kapılan yeni kitle kimlerden oluşuyor?
2009 yılından başlayan Bitcoin hikayesi, 2017 yılının sonlarına doğru hızlı bir ivme kazansa da, saman alevi gibi gelen bu yükseliş, kısa süre sonra yerini iki yıllık bir kış dönemine bırakmıştı.
2020 yılının ortalarından itibaren ise Bitcoin ile ilgili finans dünyasının oyuncularından ciddi açıklamalar gelmeye başladı. Üstelik yorum yapanlar öyle bilinmedik kişiler değil, bu dünyanın devleri, guruları. Birkaç tanesine kulak verelim:
Paul Tudor Jones
Bitcoin hakkında yapılan önemli yorumların Paul Tudor Jones‘tan geldi. 9 milyar dolarlık bir yatırım fonu yöneten ünlü finansçı, aslında Bitcoin’i yeni tanıyan biri değil. 2017 yılında bu alanda yaptığı yatırım iki katına çıktığında elindeki tüm Bitcoin’leri satarak çıkış yapmış.
Jones, 2020 Mayıs’ında yaptığı bir söyleşide, merkez bankalarının özellikle COVID-19 sonrası önce piyasaya likidite sağlamak daha sonra ekonomiyi ayakta tutmak amacıyla çılgın gibi para bastıklarını ve yatırımcıların bu duruma karşı mutlaka kendilerini koruması gerektiğini söylüyor.
Keza aynı zamanlarda yatırımcılar için yayınladığı “The Great Monetary Inflation” (pdf) isimli makalesinin 6. sayfasında hükümetlerin para basma politikalarına karşı yatırımcıların kullanabileceği dokuz farklı yatırım aracını sayıyor. Bu varlıklar içinde kendisi için en ilgi çekici ve yatırım yapılabilir olanın ise Bitcoin olduğunu belirtiyor. Bitcoin’in değer saklama alanında altın ve itibari paralar gibi finansal varlıkların yanı sıra sanat eseri, değerli maden ve arsa gibi likit olmayan varlıklar ile de yarışabileceğini söylüyor.
Kritik soruyu, saydığı “bu dokuz farklı yatırım aracından hangisi önümüzdeki on yılın kazananı olacak?” şeklinde soran Jones, kişisel tahmininin Bitcoin olduğunu da ekliyor.
Bitcoin’in önündeki tek sorunun kısa süreli geçmişi olduğunu belirten Jones, her geçen günün kredibilite ve sağlamlık anlamında Bitcoin’e yaradığını belirtiyor.
Hemen belirtelim, yaklaşık %1-2 civarında bir yatırımını kripto parada değerlendiren Jones, Bitcoin’i tamamen bir yatırım aracı olarak görüyor, felsefi olarak bir bağı yok.
Stan Druckenmiller
Keza, Forbes’a göre 4.4 milyar ABD Doları kişisel servete sahip olan bir başka yatırımcı Stan Druckenmiller da, 2019 Haziran’ında Bitcoin’in neden bir değere sahip olduğunu anlamadığı için ne alım (long) ne de satım (short) yapmayacağını açıklamıştı.
9 Kasım 2020’de yaptığı bir konuşmada ise Bitcoin yatırımları olduğunu açıklayarak, Bitcoin’in değer saklama aracı olarak altının önüne geçtiğini belirtti. Bitcoin’den kat be kat fazla altın varlığına da sahip olan Druckenmiller, Bitcoin’in yükseleceğine olan inancının altından daha fazla olduğunu söylüyor.
–
Raoul Pal
Raoul Pal, Goldman Sachs kökenli bir yatırım uzmanı. 36 yaşında iken fon yöneticiliğinden emekli olup, şu an finans dünyasında saygın bir yere sahip olan Real Vision isimli web sitesini kuruyor. Aynı zamanda The Global Macro Investor adında fonlara araştırma hizmeti veren bir yayın çıkarıyıor.
İlk olarak 2017 yılında Bitcoin yatırımı yapan Raoul Pal, sonrasında 2017 Haziran’ında yaptığı açıklamada Bitcoin’in bir çılgınlık olduğunu, herhangi bir para saklama değeri olmadığını belirtip tüm Bitcoin’lerini sattığını söylüyor.
2020 yılında yaşananlar makro gelişmeler ise fikrinin değişmesine yol açıyor. COVID 19 ile birlikte yaşanan kriz sonrasında ABD ve Avrupa’da faizlerin sıfıra inmesinin parasal teşvik için manevra alanı bırakmadığını, ekonomiyi canlandırmak için mali anlamda para basmaktan başka bir yol kalmadığını gören Pal, itibari paraların ciddi değer kaybetmesini bekliyor.
Merkez bankalarının çıkaracağı dijital paraların mali teşviği hızlı bir şekilde halka ulaştırmak anlamında kritik olacağını düşünen Pal, ancak bunun belli özgürlüklerin kısıtlanması anlamına geleceği için, tek çıkış yolunun Bitcoin olduğu kanaatinde. Gelecekte Bitcoin’in mevcut parasal sisteme entegre olacağını öngören Pal, Bitcoin’i herhangi bir hükümetin kontrolünde olmamasından dolayı dünyanın en saf rezerv parası olarak tanımlıyor. Artan talebe karşın kısıtlı bir arzı olması nedeniyle bir Bitcoin’in değerinin bir milyon ABD Doları’na kadar çıkabileceğini belirtiyor.
Bu arada Pal’in kişisel finansal yatırımlarının dörtte birinin altın, kalan dörde üçünün kripto parada, onun da %80-85 BTC %15-20 ETH dağılımında olduğunu belirtelim.
Michael Saylor
Bir başka teknik değil ama felsefi açıdan Bitcoin’e inanan önemli kişi ise Michael Saylor. Kurucusu olduğu halka açık teknoloji şirketi MicroStrategy 2020 yılı içinde önce 250 milyon ABD Doları, daha sonra 175 milyon ABD Doları Bitcoin satın alması ile dikkat çekti.
Saylor’un Bitcoin ile ilgili düşünceleri başlangıçta hiç de olumlu değildi. Örneğin, 2013 Aralık ayında attığı bir tweet’de “Bitcoin’in günlerinin sayılı olduğunu, online bahisler ile aynı akibete uğramasının an meselesi olduğunu” yazmıştı.
Sonrasında da konu ile fazla ilgilenmeyen Saylor, COVID sırasında herkes gibi eve tıkılınca Bitcoin’i derinlemesine araştırmaya başlıyor. Yaptığı araştırmalar sonucu o kadar inanıyor ki, hem MicroStrategy’e hem de kendi kişisel portföyüne BTC aldırıyor. Satın aldığı Bitcoin’i 100 yıl boyunca elinde tutmayı planladığını belirten Saylor, Bitcoin’in konuşulmayan kahramanlarının onu geliştirmek için çalışan yazılımcılar olduğunu da söylüyor. Hatta, bu yazılımcıların bir kısmını desteklemek için bir fon da kuruyor.
Microstrategy için yaptırdığı bu yatırım Michael Saylor’un şahsi olarak 240 Milyon ABD Doları tutarından Bitcoin almış olduğunu da belirtelim.
Ray Dalio
Öte yandan, Bitcoin’e hâlâ kuşkuyla bakan Ray Dalio‘yu da unutmayalım. Dünyanın en saygın fon yöneticilerinden olan Ray Dalio özellikle 2019 yılı Temmuz ayında yayınladığı “Paradigm Shift” adlı yazısında yatırım tezinin temel prensiplerini açıkladıktan sonra bundan sonrası için portföy çeşitlendirmesinde altını önerir.
Alternatif yatırım aracı olarak kripto paralara hep soğuk duran Ray Dalio, en son geçtiğimiz hafta içinde attığı bir tweet ile bunun nedenini açıklıyor: Temel olarak Bitcoin’in i) fazla dalgalı olduğu için alışverişlerde kullanılamadığı ve değer saklama aracı olamayacağı, ii) başarılı olsa da hükümetler tarafından yasadışı hale getirilebileceğini, ve iii) altın gibi merkez bankaları ya da büyük kurumsal yatırımcılar tarafından kullanılmasını hayal edemediğini söylüyor. Bunların hepsi makul çekinceler.
Bu arada, “yanlışsam düzeltin” diyerek, karşıt fikirleri dinlemeye hazır olduğunu da belirtiyor. Bitcoin dünyasının Dalio’ya yanıtlarını önümüzdeki haftaki yazıda vermeye çalışacağız.
… ve Nouriel Roubini
Bir de tabii bu geniş yelpazenin en ucunda Nouriel Roubini var. Kripto para dünyası için geçmişte “şişirilmiş ve lağım çukuru” gibi tanımlamaları kullanmaktan çekinmeyen Bay Kıyamet, geçtiğimiz hafta Bitcoin’in asla alışveriş için kullanılacak bir para olamayacağını ancak algoritma ile korunan para arzından dolayı kısmî değer saklama aracı olarak kullanılabileceğini söyledi. Bu bile başlı başına Bitcoin’in kabul görmesi açısından önemli. Roubini gibiler hep vardı, hep de olacak. Onları bu dünyaya renk katan farklı fikirler olarak görmek gerek..
–
Bu insanlar neden önemli?
Kuşkusuz Druckenmiller da Tudor Jones da Bitcoin’e tam bir Wall Street fon yöneticisi gözü ile bakıyorlar. Bitcoin’in felsefesi ile öyle aman aman bir ilgileri yok. Peki ama yorumları neden önemli?
Wall Street’deki fon yöneticileri de sonuçta birer profesyonel. Gündelik hayatlarında onlarca farklı yatırım aracı inceliyor ve alıp satıyorlar. Onlar için Bitcoin altına benzeyen ancak anlaşılması zor bir yatırım aracı. İlk baktıklarında, Ray Dalio gibi temel bazı konulara takılıyorlar. Bu konularda aldıkları yanıtlar çok teknik kalıyor, kimi zaman da cevaplanamıyor.
Öte yandan, yıllardır adını duydukları Bitcoin’in ciddi getirisini görüyorlar. Ama işte o “ya yanlış yapıp, yatırımcılarım karşısında sersem tavuk durumuna düşersem?” sorusu içlerini kemirip durduğu için harekete geçemiyorlar. Jones, Druckenmiller gibi ünlü yatırımcıların bu alana yatırım yapıyor olması, suyun kenarına kadar gelmiş ama girmeye korkan bu onlarca/yüzlerce fon yöneticisine en azından ayaklarını suya sokma konusunda cesaret veriyor.
Büyük fon yöneticilerinin Bitcoin alması ne kadar kritik? Kişisel düşüncem hiç kritik değil, hatta uzun vadede Bitcoin için zararlı bile olabilir. Zira, Tudor Jones tipi yatırımcılar Bitcoin’in felsefi ile ilgilenmiyorlar. Onlar için bu varlığın kâr noktasına ulaştıklarında satacakları başka herhangi bir yatırım aracından farkı yok. Kısa vadede ise, yaptıkları yorumlar, hem BTC’nin fiyatının yükselmesine, hem de Bitcoin’in medyada daha fazla duyulması ve benimsenmesine yardımcı olabilir.
Öte yandan Ray Dalio ve Michael Saylor gibiler ise, Bitcoin’e felsefi olarak da inandıkları için, uzun vadede Bitcoin’in başarılı olması için çalışan inançlı kitleye katılan yeni savaşçılar gibiler. Peki kim bu inançlı kitle?
Bu insanlar yokken Bitcoin maksimalistler vardı…
Bitcoin’in çıkışından bu yana dalgalı da olsa sürekli yükselmesini sağlayanlar, aslında ona felsefi olarak inanan Bitcoin maksimalistleri denen grup. Kripto dünyasında çok yaşadığımız hizipçilik/kabilecilik (tribalism) ya da fanatiklik yapan bir insan grubu da diyebiliriz bunlara. İnandığı sisteme körü körüne bağlı olmak olarak da adlandırabiliriz yaptıklarını. Bitcoin içinde olduğu gibi örneğin son zamanlarda Ethereum alanında da görüyoruz böyle insanları. Zararlı mı böyle insanlar? Hayır. Tam tersine özellikle herhangi bir girişimin en başında böyle insanlar lazım. Neden?
Gerçek ya da sanal hiç farketmez, herhangi bir oluşumun en başı en riskli dönemi aslında. Onlarca, yüzlerce bilinmeyen var. Açık noktalar, riskli alanlar. Analitik bir bakış açısıyla bakan birinin, muhtemelen soracağı sorular sonrası, içinde bulunmaktan imtina edeceği bir zaman dilimi bu. Ama işte böyle bir dönemde oluşumun ihtiyacı olan, ona yürekten bağlı, her ortamda onu savunacak ve yatırımı bırakmadan onunla yıllarını geçirecek kadar ona sadık bir kitle. İşte Bitcoin’in en büyük gücü bu aslında.
Sonuç
Bitcoin dijital bir para. Bir paranın değeri insanların ona olan inancı ile doğru orantılı gelişir. İnsanlar, bir parayı eğer onda gelecek görüp ona inanıyorlar ise ellerinde tutmak isterler. Aksi taktirde diğer değerli buldukları varlıklara kayarlar.
Bitcoin maksimalistleri kripto paranın ilk on yılında göz ardı edilemeyecek bir artı değer kattılar. Şimdi ikinci aşamada, Bitcoin’i anlayan ve geniş kitlelerin anlamasına yardımcı olacak kanaat önderlerinin işin içine girmesi gerekiyordu. İşte yukarıda bahsettiğimiz kişiler, taşın yarattığı ikinci halkalar.
Bitcoin dünyasının uzun vadede benimsenmesi için Tudor Jones ya da Druckenmiller’dan çok Raoul Pal ya da Michael Sailor gibilere ihtiyacı var. Roubini konuşup dursun, onu yemeğin baharatı gibi görmeli. Ancak Ray Dalio gibilerin kafasındaki soruları küçümsemeden yanıtlamalılar. Ancak bu şekilde, daha geniş kesimlerce anlaşılabilirler. Anlaşılması sonrası benimsenebilecekler mi, onu da yaşayarak göreceğiz.
Not 1: Bu yazı ilk olarak 24 Kasım 2020’de BTCHaber.com‘da yayınlandı
Not 2: Tüm yazılara Yazılar sekmesinden ulaşabilirsiniz
Genel not: Bu ve diğer yazılarımızın hiçbiri yatırım tavsiyesi değildir. Özellikle DeFi yani merkeziyetsiz finans sektörünün denetime tabi olmamasından dolayı klasik piyasalara göre çok daha riskli olabileceğini göz önünde bulundurun.