Sahi nedir bu Blockchain Allah aşkına?
Geçen yazımızda iş dünyasındakilere, Web 3.0 olarak da adlandırılan yeni dijitalleşme dalgasının onları nasıl etkileyeceğine bakacağımızı belirtmiştik.
–
Bu yeni dalganın içerisinde şu ana kadar en öne çıkan uygulama olan KriptoPara konusuyla başlayalım. Daha başka örnekler de var, sırasıyla onlara da bakacağız.
İnsan ilişkilerinin temelinde güven yatar. Karşıdakine güven. Ancak biz insanlar karşımızdakinin sadece sözüne bağlı olarak bu güveni sağlayamadığımız için araya aracıların girmesine izin veririz. Pazardan alışveriş yaparken aldığımız domates için verdiğimiz kağıt para devletin güven teşkil etmek için pazarcı ile aramıza girmesidir örneğin. Ya da birine bir havale yaparken bize ait olan bir varlığın karşı tarafın sahipliğine geçmesine bankanın aracılık etmesi gibi…
Yüzyıllardır bu şekilde kurulan para değiş-tokuş sistemine, işte son zamanlarda adını duymaya başladığınız yeni bir aktör katılıyor: KriptoParalar. Ama hemen acele etmeyelim. KriptoPara dünyasına dalmadan önce işin felsefi altyapısı için üzerinde durmamız gereken önemli bir konu var. İşte ilk terimimiz: Blockchain.
.
Hepimiz internete bağlanmak için cep telefonu ya da masaüstü bilgisayarı gibi aracı makineler kullanıyoruz. Bu makineler istediğimiz işlemleri yapabilmek için web olarak adlandırılan geniş bir ağa bağlanıyorlar. Benzer şekilde dünyanın dört bir yanında bulunan bir grup makine de bu ağın içinde özel olarak birbirlerine bağlanmış durumdalar.
Blockchain ve kripto teknolojisi, işte bu ağa bağlı her makinenin diğerleri ile şifreli olarak konuşmalarını sağlıyor. Ne konuşuyor bu makineler? Ana olarak, yapılan herhangi bir işlemi, örneğin bir para transferini ve bu işlem sonucu oluşan son durum bilgisini aralarında paylaşıyorlar. Aynı bir bankanın yapılan bir havale için gönderenin hesabından parayı düşüp, alıcının hesabına gelen parayı eklemesi gibi.
Tabii Blockchain bu makinelere konuşmanın ötesinde kendi aralarında anlık olarak “Evet, bu işlem olmuştur” şeklinde teyit vermelerini sağlayan bir “mutabakat mekanizması” da sunuyor. Bu çok önemli, çünkü daha önceden güveni sağlamak için bir aracıya (ya da otoriteye) ihtiyaç duyulurken, artık bu güven, makineler arası mutabakat sayesinde otomatik olarak sağlanıyor.
Yani Blockchain teknolojisi, yukarıda bahsettiğimiz merkezi yapıların elinde olan “güven” unsurunu, “güvene duyulan ihtiyacın minimize edildiği”, merkezi olmayan (adem-i merkeziyetçi) bir yapıya taşıyor. KriptoParalar da, bu teknolojinin tabiri caiz ise ilk çocuğu.
–
Peki gayet güzel yürüyen bir sistem var zaten, neden buna ihtiyaç var?
İyi de nereden çıktı bu, ne işe yarayacak? Dünyada zaten yeterince miktarda farklı cins para var. İstediğim parayı alıp, istediğimi satıyorum. İstediğim rakamı istediğim yere gönderiyorum? Kredi kartı ile her türlü alışverişi yapıyorum? Neden böyle bir sisteme ihtiyaç duyuldu?
Haklısınız. Ama bir noktayı unutmayın: Dünya nüfusunun şu anda ciddi bir kısmının para sistemine katılımı yok. Yurt dışında yaşamış olanlar bilir - ilk yerleştiğinizde oradaki finansal sisteme girmeniz ne kadar sürdü? Ben banka hesabı açtırmak için altı ay uğraştığımı biliyorum - üstelik Amerika’da yüksek lisans programına gelmiş “düzenli bir göçmen” olmama rağmen. Bir de zorla yerinden edilmiş ülkesini terk edip başka bir ülkede yaşamaya başlamış özellikle son yıllarda sayıları milyonları aşan insanları düşünün. Bu insanların geride bıraktıkları ya da başka bir ülkede yaşayan ailelerine para göndermek için yaşadıkları sıkıntıları ve girdikleri masrafı (Dünya Bankası göçmenler tarafından ailelerine sadece 2016 yılında yaklaşık 571 milyar ABD Doları gönderildiğini tahmin ediyor). Dolayısı ile hatırı sayılır bir kitlenin temel ihtiyacı aslında bu.
Bu temel problemlerin üzerine birkaç tane birinci dünya problemi de sayabiliriz tabii. Bir ülkeden diğerine yaptığınız para gönderiminin SWIFT sisteminde birkaç gün sürmesi, ortaya çıkan zaman kaybı. Getirdiği onca bürokrasi nedeniyle enerji kaybı. Onlarca dolar tutan yüksek maliyet sonucu oluşan para kaybı gibi…
Söylemeye gerek yok sanırım, Blockchain bazlı Kriptoağ’lar sayesinde paranız dünyanın neresinde olursa olsun dakikalar içinde bir başka kişinin hesabına geçiyor (nasıl olduğuna sonraki bölümlerde bakacağız).
Özet olarak, bu yeni sistemler şu ana kadar göz ardı edilen ciddi bir kitlenin tam ihtiyaç duyduğu araçlar. Bu piyasa içinde hatırı sayılır bir pay alacaklar. Ancak mevcut sistemi yok edecekler diye düşünmek şu aşamada gerçekçi değil.
–
Nereden biliyoruz Blockchain’in güvenli olduğunu?
Aslında bu işin en kolay tarafı. İşin fazla tekniğine girmeden şunu söyleyelim sadece: Blockchain’in ortaya çıkması aslında öyle yazıldığı gibi Satoshi Nakamoto isimli şahıs(lar)ın 2008 yılında bir yazı yayınlaması ile olmadı. 70’lerden beri süren 1980 yılında Ralph Merkle’in meşhur yazısı ile başlayan çözülmesi çok zor (imkansız demek yanlış olur) Kriptopara ve Kriptoağ’lar ile başladı.
Özel anahtar, genel anahtar, hash, Bizans Generalleri gibi duymuş olmanız muhtemel teknik detaylara arzu ederseniz sonra bakarız. Bu aşamada şunu bilmek yeterli: Bu sistemleri kripto (şifreleme) sistemleri ile güvenilir kılan en önemli iki özellik şu:
- Sistemin bilgilerinin sistemdeki (ağdaki) tüm üyeler (makineler) tarafından şeffaf bir şekilde tutulması,
- Yapılan bir işlemin geriye dönük olarak değiştirilememesi ve zaman geçtikçe böyle bir çabanın daha da imkânsız hale gelmesi
Bunu sürekli örülen bir örümcek ağı gibi düşünün. Bir sinek bir ağa düştükten sonra örümcek sürekli olarak yeni ağlar örüyor ve sineğin kurtulması imkânsızlaşıyor. Yani bir bilgi sisteme kayıt olup teyit edildikten sonra üzerine gelen her bilgi de aynı şekilde kayıt olup teyit ediliyor. Geçmişteki bir bilgiyi değiştirmek için o günden bugüne bütün bilgileri değiştirmek gerekiyor, yani geçmişe dönük değişiklikler gittikçe zorlaşıyor.
İşin teknik detaylarına daha sonraki yazılarda gireceğiz. Sadece şunu unutmayın: Blockchain 2009 yılında başladı ve o günden bugüne bir dakika bile durmadı. Ve 2009 yılında yapılan ilk işlemden bugüne kadar yapılmış bütün işlemleri takip edebilirsiniz. Hiçbiri değişmedi- hepsi şeffaf bir şekilde ortada.
–
Tamam, makineler konsensüs yapıyor. Ne işe yarayacak bu?
Para burada sadece bir örnek. Güven sağlayan merkezi bir yapının yerini (ya da paralel olarak) her yere dağılmış makinelerin aldığını düşünelim. Neler yapılabilirdi, bize ne faydası olurdu?
- Online kimliğimiz Blockchain üzerinde tutulsa ve sadece bizim istediğimiz mecralarda bizim istediğimiz kadar gösterilse - beğenmediğimiz bir mecrayı anında kesip atsak, bütün bilgilerimizi anında başka bir yere taşısak? Tamam böyle bir kimliğe ortam sağladığı için Facebook bizden para almıyor ama, ya biz bu kimliğimizi kullanıp üstüne bir de para alsak - örneğin reklam verenlerden?
- Aracıların olduğu her alana (örneğin Über’e ya da iTunes App Store’a yüksek komisyon (şu anda %30’larda!) ödeyeceğimize bunu olabildiğince aza (örneğin %1’e) indirsek?
- Yüksek işlem ücreti isteyen her türlü borsanın (örneğin kripto borsaları — bu borsalarda işlem yapanlar ne kadar çok aracılık masrafı yaptıklarını çok iyi bilirler) ücretini sıfıra çeksek?
Bir sonraki yazımızda KriptoParaların Bitcoin’e bakalım artık..