Bu yazımızın konusu Web3’ün sağlık alanındaki ilginç bir girişimi olan Vibe Bio.

Web3 olarak da adlandırılan merkeziyetsiz sistemlerin şimdiye kadar daha çok finansal alandaki uygulamaları ön plana çıktı. Bu alandaki en kalıcı girişimler ise merkeziyetsiz otonom organizasyonlar (decentralized autonomous organization kısaca DAO) şeklinde yapılandılar (MakerDAO, CurveDAO gibi). DAO’ların en büyük özelliği ise, dijital dünyada belirli bir amacı gerçekleştirmek isteyen kişiler arasında teknik ve sosyal koordinasyonu verimli bir şekilde sağlayabilmesi.

Öte yandan Web3 tipi sistemlerin daha geniş kitlelerce benimsenmesi için artık finans dışı farklı kullanım alanlarının da ortaya çıkması gerekiyor. Burada 2015-2019 yılları arasında ‘blockchain’ tabanlı pek çok girişim ortaya çıkmıştı. Bunlardan günümüze çok azı kaldı. Bunun temel nedeni ortaya konulan projelerin vizyonu pratiğe dökme konusunda özellikle topluluk organizasyonunda zayıf kalmaları oldu.

Son zamanlarda ortaya çıkan girişimler ise, finans alanında başarılı olmuş DAO modelini kendilerine örnek almaya başladılar. Bugünkü yazımızda sağlık alanında bu modeli uygulamaya çalışan bir girişim olan Vibe Bio’dan bahsedeceğiz. Gelin önce projenin başlangıç hikayesine değinelim.

tubes
Image by  washe4ka from Pixabay

Sağlık sektöründeki bir açmaza değinelim önce

Sağlık sektöründeki hastalara şifa bulmaya çalışan ilaç şirketleri aslına bakarsanız ciddi bir açmazın içindeler. Büyük ilaç devlerinin hemen hepsi halka açık firmalar. Daha küçük ölçekli start-up’lar (ki Biotech olarak adlandırılıyorlar) ise girişim sermayesi alıyorlar. Her iki grup da belirli bir büyüme ve kâr hedefi içinde çalışmak zorundalar.

Büyüme ve kar hedeflerine ulaşabilmek için ise iki temel koşulları var. Birincisi üzerinde çalıştıkları konunun yeterince geniş kapsamlı olması, yani olabildiğince çok hastayı ilgilendirmesi (yani pazar potansiyelinin büyüklüğü). İkincisi ise çalıştıkları alanda yapacakları yatırımın ölçüsünün makul olması (böylece getiri/yatırım oranının yatırımcıları tatmin etmesi - buna İngilizcede ‘return on investment), kısaca ROI deniyor).

Dolayısıyla, şirketlerin önünde çare bulabilecekleri pek çok hastalık olsa da, sermaye kısıtı nedeniyle bu hastalıkları belirli bir sıralamaya sokmak zorundalar. Bu nedenle, örneğin nadir görülen hastalıklar maalesef bu listede genelde ‘üvey evlat’ muamelesi görüyorlar. Bir yanda pek çok girişim aynı anda bilinen büyük hastalıklara çare bulmak için çaba harcıyor (yani aslına bakarsanız toplam yatırım verimli kullanılmıyor), diğer yanda kimse bu nadir hastalıklar ile uğraşmıyor. Bir rapora göre, bugüne kadar tespit edilen 10,867 tip nadir hastalık bulunuyor. İşin ilginç yani, bir başka rapora göre ABD nüfusunun yaklaşık %10’u bir çeşit nadir hastalıktan muzdarip.

Bugün özellikle ABD’de hemen hemen her hastalıktan muzdarip olanların kurdukları oluşumlar var. Bu oluşumlar, gerek hastalıklar ile ilgili farkındalık sağlanması gerekse biotech firmalarına kendi alanlarında araştırma yapmaları için baskı grupları oluşturması konularında aktifler. Hatta bu alanda Patients Like Me gibi farklı hastalıklara sahip kişiler ve yakınlarının kurduğu sosyal ağlar bile mevcut. Bu tip oluşumların en büyük sorunu iyi niyetle kurulan bu girişimlerin yeterli finansman desteği olmaması nedeniyle hastaların dertlerine tam olarak çare olamamaları.

Nasıl ortaya çıkmış Vibe Bio?

Vibe Bio‘nun kurucusu olan Alok Tayi, ABD’nin elit üniversitelerinde çalışmış bir bilim insanı. 15 yıl boyunca hem bilimsel araştırmalar hem de seri girişimcilik yapmış bir isim. Tayi ve eşinin 2021 yılında ilk bebeklerinin dünyaya gelmesi sonrası yaşadıkları onların hayatında dönüm noktası olmuş. Oldukça rahat geçen bir hamilelik sonrası hayata gözlerini açan bebeğe nadir görülen bir hastalık teşhisi konmuş. Tıp bilimi henüz hastalığın nasıl tedavi edilebileceği konusunda bir çare bulamadığı için bebek aylarca hastanede kalmak zorunda kalmış. Hastalığı öğrendikleri andan itibaren büyük bir yalnızlık ve çaresizlik yaşayan çift bu süreçte en büyük desteği tanıştıkları benzer hastalığı yaşayan ailelerden görmüşler.

Hasta yakınlarının bir araya gelerek ortaya koydukları güçlü bağ, Tayi’ye ilginç bir iş fikri vermiş. Hastalıkları çözümünün önündeki en büyük engelin tedavinin ne olacağı değil o tedaviyi hayata geçirecek yatırım eksikliği olduğunu keşfetmiş. Aynı zamanda bu sorunun ancak bu alana kendini adamış bir topluluk tarafından çözülebileceğine inanmış. Yanıtını aradığı şu soru onu Vibe Bio’nun kuruluşuna götürmüş: ‘Acaba hastayı merkeze alan DAO benzeri bir mekanizma ile, hasta yakınları, konunun uzmanları ve Biotech firmalarını bir araya getirecek bir yapı kurarak, nadir hastalıkların çözümüne finansman sağlayabilir miyiz?’.

Peki nasıl çalışabilir böyle bir yapı? Gelin şimdi de sistemi ve paydaşların bundan nasıl fayda sağlayabileceğini anlamaya çalışalım:

Nasıl çalışır bu Vibe Bio?

Vibe Bio’nun çalışma prensibi kısaca şu şekilde özetlenebilir: Topluluk üyesi hastalar ve hasta yakınları çare bulunmasını diledikleri hastalıklar ile ilgili önerilerini topluluğa sunarlar. Sunulan öneriler konunun uzmanları tarafından değerlendirilir ve belli kriterlere uyum sağlayanlar topluluğun onayına sunulur. Vibe Bio, onay alan konularda çalışan firmalara yatırım yapar (ya da firmalara geliştirme yapmaları için finansman sağlar). Bu alanda yapacağı yatırımlar için finansmanı ise çıkardığı token ile sağlar. Yatırımın başarılı olması durumda, getiri token sahiplerine dağıtılır (ya da yeni yatırımlar için kullanılır).

Hasta yakınları için bu yapının cazibesi, yaşadıkları hastalıkların çözümü için yatırım yapabilecekleri bir mekanizmanın oluşturulması. Token mekanizması sayesinde zaten belirli bir fikirde bir araya gelmiş insanlar somut adımlar atılmasını sağlayabilirler.

Vibe Bio, aslında DAO’lar açısından da ilginç bir deneyim. Zira genelde bir amaç etrafında bir araya gelen kişilerin yaşadığı en büyük sorun, daha sonrasında sürdürülebilir şekilde hareket etmeye devam edememeleri oluyor. Vibe’in en azından üyeleri motive etmek konusunda bir sıkıntısı yok.

Konu Biotech konusunda çalışan startup’ların da ilgisini çekiyor. Zira, start-up’ların önemli bir sorunu ilaç geliştirmek için finans aramak iken, bir diğeri de geliştirdikleri tedaviler ile ilgili yapacakları deneylere uygun hasta bulmak. DAO onlar için ‘bir taşla iki kuş vurmak’ anlamına geliyor. Hem klinik deneyler konusunda onlara yardımcı olacak hem de yatırım konusunda destek olabilecek bir topluluk var yanlarında. Tayi, ilk görüşmelerde bu tip startup’ların kendileri ile işbirliği için çok hevesli olduğunu ancak büyük ilaç firmalarının kurdukları sistemin dışına çıkmak konusunda hevesli olmadıkları için projeye soğuk baktıklarını belirtiyor.

DAO, biotech alanında faaliyet gösteren girişim sermayelerine de ilginç bir yatırım olanağı sunuyor. Kapitalinizi yatıracağınız bir alanda, bu sorunu hayatlarının odak noktası yapmış, üstelik çözüm için kendi parasını ortaya koyan hastaları kendinize ortak olarak almak istemez misiniz?

Bir diğer paydaş işin uzmanları. Topluluğun, üzerinde çalışmalar yapılacak hastalıkların belirlenmesi, fizibilite çalışmalarının yapılması, bu alanda çalışacak laboratuarların belirlenmesi, süreçlerin takip edilmesi konusunda da uzmanlara ihtiyacı var. Bu uzmanlar, büyük ilaç firmalarında çalışmak yerine topluluk ile birlikte çalışarak, hastalara daha yakın olmak isteyebilirler. Gönüllülük esasına dayalı olarak sürdürülmesi oldukça zor olan bu sistemde verilecek tokenler önemli bir cazibe merkezi olabilir.

Hangi alanlara girmişler?

Vibe Bio’yu bir deney olarak görmek mümkün. Henüz Haziran 2022’de kurulan girişim, başlangıçta kendisine 12 milyon dolar yatırım almış. Yatırımcıları arasında Naval Ravikant, Balaji Srinivasan ve Mike Dudas’ın başını çektiği hatırı sayılır bir grup bulunmakta.

Kurulduktan sonraki ilk adımları çeşitli hastalık toplulukları ile temas kurmak olmuş. Hatta genetik bozukluk nedeniyle kaslarda bozulmaya yol açan bir tür epilepsi olan Laforma hastalığına tedavi bulmak için çalışan Chelsea’s Hope1 adlı araştırma topluluğu ile bir ortaklık bile yapmışlar.

İlk aşamada amaçları topluluk oluşturmak; sonrasında aldıkları yatırım ile ekibi güçlendirmek ve konunun uzmanlarını topluluğa dahil etmek. Sonrasında nihai amaçlarını her tür nadir hastalığa çare arayacak topluluklar oluşturmak olarak açıklıyorlar.

Sorular sorular

Oldukça etkileyici ve hayata dokunan bir vizyona sahip olan Vibe Bio’nun henüz yolun başında olduğunu belirtelim. Şu an için oldukça küçük bir topluluğa sahipler. Kuruluş aşamasında çıkaracaklarını açıkladıkları token konusunda ise hâlâ bir ilerleme sağlanmış değil.

Öte yandan, DAO yönetimine dair açıkta kalan pek çok soru var: Uzmanların gelen talepleri nasıl değerlendireceği, topluluğun seçimi nasıl yapacağından tutun, nasıl bir büyüme izleyecekleri, topluluğu bir arada tutmak ya da her bir hastalık için sub-DAO dediğimiz küçük gruplara ayırmak gibi pek çok konuda kendilerine yol haritası belirlemeleri gerekiyor. Örneğin bu son konuda, topluluğu tek bir çatı ve yönetim altında tutmak farklı çıkarların çatışmasını getirebilir. Küçük gruplara ayırmak bu sorunu çözse de, o zaman da kaynakların fazla alana dağılması gibi sorunlar ile karşılaşılabilir.

Bir başka önemli soru işareti de regülasyonlar ve fikri mülkiyet konularında. Tayi, regülasyon konusunu büyük bir problem olarak görmüyor. Diğer taraftan Vibe Bio yetkilileri fikri mülkiyet alanında çözüm olarak sunulan IP-NFT‘lerin kanuni altyapısının hâlâ bir muamma olduğunu kabul ediyorlar.

Huzurlarınızda Merkeziyetsiz Bilim (DeSci)

Vibe Bio çalıştığı alanda tek oluşum değil. Özellikle bilim ve sanat alanında toplulukları bir araya getirmeye çalışan Merkeziyetsiz Bilim (ingilizcede Decentralized Science, kısaca DeSci) çatısı altında Ekim 2022’ye kadar 117 oluşum toplanmış durumda.

DeSci
Decentralized Science ekosistemi - Ekim 2022. Kaynak: UltraRareBio

Bu alandaki girişimler içinde ilginç olanları önümüzdeki yazılarda daha detaylı incelemeye çalışacağız.

Sonuç

Vibe Bio ve benzeri merkeziyetsiz bilim (DeSci) oluşumları, Web3 için çok önemli bir kullanım alanı üzerinde çalışıyorlar. Web3’ün içinde bulunduğu dijital dünyasının, fiziki dünyamıza dokunan projeleri şimdiye kadar hep çetrefilli problemler ile karşılaştılar (örneğin tapuların dijitalleştirilmesi gibi). Yine de geniş kesimlerin Web3’ü benimsemesi için bu tip girişimler oldukça kritik. Başarılı olmaları (zor da olsa) hepimizin dileği. Yolculuklarını yakından izleyeceğiz.

Vibe Bio’yu daha yakından tanımak isteyenlere Coindesk’in konu ilgili makalesini ve Tayt ile yapılmış şu podcast‘i önerebilirim.


Not 1: Bu yazı ilk olarak 17 Ocak 2023’de Coindesk Türkiye’de yayınlandı

Not 2: Tüm yazılara Yazılar sekmesinden ulaşabilirsiniz

Genel not: Bu ve diğer yazılarımızın hiçbiri yatırım tavsiyesi değildir. Özellikle DeFi yani merkeziyetsiz finans sektörünün denetime tabi olmamasından dolayı klasik piyasalara göre çok daha riskli olabileceğini göz önünde bulundurun.

  1. Temmuz 2022’deki kuruluş açıklamasında nft2BioSolutions ile bir ortaklıktan bahsediliyor olsa da, daha sonra herhangi bir bilgi olmaması nedeniyle bu ilişki yazıya dahil edilmedi.