Gelin bu yazımızda bitirmekte olduğumuz 2022’ye genel bir bakış atalım.

Malum, her Aralık ayının adetidir; bitmekte olan yılın gün sonu ‘z-raporu’ alınır, neler olduğu hatırlanır, “ne olsa daha iyi olurdu?” gibi sorulara yanıtlar aranır ve dersler çıkarılır. Sonrasında da genelde tutmayan yeni yıl tahminleri yapılır. Madem öyle, çorbada bizim de tuzumuz olsun diyerek buyurun 2022 yıl sonu yazısına…

sandbox
Image by Gordon Johnson from Pixabay

2022’de neler yaşadık?

Her ne kadar 2022 tüm kripto dünyası için zor geçen bir yıl olarak hatırlanacak olsa da aslına bakarsanız durum o kadar da dramatik değil ve gelecek adına umutlanabileceğimiz pek çok konu var. Olayları hatırlamaya çalıştığımızda aklımıza hep olumsuz olanlar geliyor; zira ana akım medya genelde sadece topluluğun ilgisini çekebilecek yüzeysel olayları ön plana çıkarmayı seviyor. Gelin şöyle kuş bakışı neler olduğunu hatırlayalım:

Krizler, sıkıntılar

Bitirmekte olduğumuz yıl özellikle yatırımcılar için kan ve gözyaşı doluydu. 2020 yılının Nisan ayında Bitcoin’in dibe vuruşunun ardından piyasaya kurumsal yatırımcıların girmesiyle başlayan, sonrasında aynı yaz merkeziyetsiz finansın çıkışı ile (ki başlangıcını Compound’un dağıtmaya başladığı teşvik tokenleri alır) devam eden parti, 2021 yılı içinde zirve yaptıktan sonra yavaş yavaş hızını kaybetmeye başlamıştı. İçinde bulunduğumuz yıl ise parti sonrası yan etkileri yani mide bulantıları ve baş ağrılarını yaşadığımız bir yıl oldu.

Yüksek kaldıraç kullanan merkezi yapılar

Merkeziyetsiz finans dünyasının kullanıcılara sunabileceği büyük potansiyeli gören kurumsal yatırımcıların, 2021 yılı içinde bu alanı neredeyse sıfır noktasından 200 milyar ABD Doları bir büyüklüğe getirdiğini gördük hayretle. Hepimizin gözleri kamaşmış, büyük daha büyük hayaller kurmaya başlamıştık.

2022 yılı ise bu konuda gerçeklerin acıttığı bir yıl oldu. Öncelikle, makroekonomik olarak, FED’in yaptığı faiz artırımları sonrası sistemden çekilen likiditenin piyasaları ciddi bir sıkıntıya soktuğunu gördük. Bu bir nevi ‘parti bitti, hadi artık herkes evine’ zili gibiydi.

Kripto dünyasında ise, bir yıldır süren bu yükselişin nedeninin, aslında regülasyonların da olmamasını fırsat bilen merkezi kurumların aldıkları hesapsız riskler (kimi zaman da direkt söyledikleri yalanlar) olduğunu anladık. Piyasanın aşağı dönmesi ile birlikte, hesapsız kitapsız büyüyen ve kaldıraçlı işlemler ile boğazına kadar riske batmış bu kağıttan kulelerin teker teker yıkıldığını gördük. UST/LFG ile başlayan, 3AC (ve Voyager, Celsius) ile devam eden ve en son FTX ile zirve yapan bir yalan rüzgarı izledik adeta.

Buradan çıkarılacak ders ise aslına bakarsanız çok basit. Kredi ile yapılan işlemler yükselen piyasalarda kısa zamanda yüksek getiri sağlıyor. Ancak kripto gibi yüksek oynaklığa sahip yatırım alanlarında kredi ile işlem yapmak neredeyse ‘bile bile lades olmak’ ile eşdeğer.

Müşterilerden aldığı mevduatı kullanan merkezi kredi verme platformlarının bu kredileri kime, nasıl ve hangi risk değerlendirmesi sonucu verdiklerinin çok sıkı kurallara bağlanması gerekiyor. Hele kripto alım-satım platformlarının müşteri hesaplarını dışarıya kullandırması gibi ne etik ne de kanuni olmayan uygulamaların kesinlikle önüne geçilmesi oldukça hayati bir konu.

Bu nedenle net bir kural konmalı: Müşteri parasını emanet alan bir yapı iseniz şeffaflığı sağlamak adına ekstra çaba sarfetmeniz gerekiyor. Bu şeffaflığı sağlamak için ‘rezerv kanıtı’ gibi blokzincirin bize sağladığı belirli kolaylıklar mevcut ancak yeterli değil. Sonuç olarak içinde ‘insan’ barındıran merkezi yapıların, hem öz hem de dış denetime ve regülasyonlara tâbi olmaları artık zorunlu.

Merkeziyetsiz tarafta yaşananlar

Merkezi tarafta bunlar olurken, merkeziyetsiz yapılarda sıkıntılar yaşanmadı mı? Yaşandı tabii. Pek çok merkeziyetsiz protokolde, özellikle blokzincirleri birbirine bağlayan köprülere yapılan saldırılar nedeniyle yatırımcıların ciddi hasarlar aldığını gördük. Şimdiye kadar bu alandaki yaşanan parasal anlamda en büyük on krizin yedisinin bu yıl yaşandığını söylersek sanırım kimse şaşırmaz.

Bu hackler içinde en büyüğü olan Axie Infinity’e ait Ronin Network’deki 624 milyon ABD Dolarının Kuzey Koreli hackerlar tarafından çalınması (ve sonrasında Tornado Cash uygulaması aracılığıyla aklanmaya çalışılması) olayı, ABD’li otoritelerin oklarını merkeziyetsiz dünyaya yöneltmesine neden oldu. Tornado Cash uygulamasını kullanan hesaplar ‘yaptırım listesine’ alındı, hatta uygulamanın yazılımcılarından biri Hollanda’da tutuklandı.

Aslına bakarsanız, merkeziyetsiz alanda yaşanan bu hackler hiç de şaşırtıcı değil. Bu olayların yaşanması bekleniyordu, hatta olmasaydı daha şaşırabilirdik. Zira, bu krizlerin çoğunun, piyasaya ürünü hızlı çıkarabilmek için yazılımı aceleye getiren, denetim yaptırmayan, denetim yaptırdığında çıkan bulguları düzeltmeyen, sonrasında onay ve yetkileri hâlâ birkaç kişinin eline bırakan girişimlerin eseri olduğunu gördük. Küçük yatırımcıların, henüz emekleme aşamasında olan bu dünyada, bir de bu tip acemilikler yapan yeni girişimlerden uzak durması gerektiğini bir kez daha hatırlatarak konuyu noktalayalım.

İyi de herşey kötü mü gitti?

“Peki ama bu yıl hiç iyi giden bir şey olmadı mı?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Oldu tabii, olmaz mı?

Yaşanan en olumlu gelişme, yukarıda bahsettiğimiz tüm bu hengâme içinde merkeziyetsiz yapıların ‘taş gibi’ ayakta kalmaları oldu. Hatırlarsanız, geçmişte geleneksel finansta yaşanan krizlerin daha da büyümesi hep dışarıdan gelen bir hazine desteği sayesinde önlenebilmişti. Merkeziyetsiz finans protokolleri merkezi kurumların aksine dışarıdan herhangi bir destek almadan hizmet vermeye devam ettiler 1. Kriz, merkezi kurumların zaaflarını gözle önüne sererken, merkeziyetsiz finansın rüştünü ispatladığı eşsiz bir fırsata dönüştü.

Merkeziyetsiz alanda manşetlere çıkan bir başka olay ise, Ethereum’un yeni versiyonunun 15 Eylül’de sorunsuz bir şekilde uygulamaya konması oldu. Bu sayede sistem enerji tüketimini %99’dan fazla bir oranda azaltırken, parasal genişlemesini altıda birine düşürerek ciddi bir eşiği atladı (ki işlem ücretlerinden gelen yakımlar ile net emisyon artış rakamı binde birin altına inmiş durumda).

Bunun dışında manşetlere o kadar da yansımayan ama geliştiriciler açısından oldukça yoğun bir yıl oldu 2022. Gerek Ethereum üzerindeki ikinci seviye çözümlerin gerekse Avalanche ve Cosmos benzeri alternatif ağların pek çok yeni geliştirme yaptığına şahit olduk. Bu alanda geleceğe yönelik en önemli göstergelerden biri olarak kabul ettiğim, geliştirici sayılarında bu sene bir parça düşüş olsa da (ki ayrılanlar daha çok Web2’den son dönemde gelen yazılımcılar idi) daha tecrübeli yazılımcıların bu alanda üretime devam ediyor olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Öte yandan, kurumsal dünyanın Web3’e olan ilgisi giderek artan bir şekilde sürüyor. Burada, özellikle finans alanında Ethereum üzerinde yapılan deneyler (JPMorgan-Singapur Merkez Bankası, gayrimenkul tokenleştirilmesi üzerinden kredi verilmesi gibi) ve Coca-Cola, Starbucks gibi büyük markaların NFT sektörüne girerken Polygon ile yaptığı pazarlama işbirlikleri, bu alanda önümüzdeki dönemde yaşayacağımız olayların adeta öncü bir göstergesi.

Arkası yarın

Web3 dünyası son bir yılda özellikle yatırımcı tarafında sendelemesine rağmen teknolojik açıdan heyecan verici gelişmeler yaşamaya devam etti. Merkezi yapılardan kaynaklı krizler artık sıkı denetim ve regülasyonların gerekliliğini apaçık gözler önüne serdi. Bu yıl ortaya çıkan krizlerden yara almadan çıkan merkeziyetsiz finansın yanında, artık yavaş yavaş ana akımda boy göstermeye başlayan NFT’ler Web3 dünyasının öncüsü oldular. Önümüzdeki dönemde gerek makro politikalarda gerekse teknoloji anlamında neler yaşanabilir, merkeziyetsiz finans ve NFT’lerin yanına başka hangi aktörler eklenebilir sorularına bir sonraki yazımızda cevap arayacağız.


Not 1: Bu yazı ilk olarak 31 Aralık 2022’de Coindesk Türkiye‘de yayınlandı

Not 2: Tüm yazılara Yazılar sekmesinden ulaşabilirsiniz

Genel not: Bu ve diğer yazılarımızın hiçbiri yatırım tavsiyesi değildir. Özellikle DeFi yani merkeziyetsiz finans sektörünün denetime tabi olmamasından dolayı klasik piyasalara göre çok daha riskli olabileceğini göz önünde bulundurun.

  1. Gerçekten de yaşanan tüm bu piyasa oynaklığı ve kriz anlarında, merkeziyetsiz alanda kredi verme protokolü aave’nin yaşadığı 1.8 milyon ABD Doları kayıp (ki bu da diğer büyüklükler içinde fındık fıstık parası gibi kalır) dışında hasar yaşayan bir protokol olmadı (merkezi yapılar tarafından satın alınan ya da fonlanan kimi yapıları hariç tutuyorum).