Bu yazı dizimizde Web3 dünyasının ön plana çıkan NFT uygulama alanlarına göz atmaya çalışacağız.

Geçtiğimiz üç yazıda önce Web3 dünyasına giden yolun tarihçesini anlatmış sonrasında bu dünyada ön plana çıkacak beş alandan bahsetmiştik. Bu ve önümüzdeki birkaç yazıda bu beş alandan NFT dünyasına daha yakından bakmaya çalışacağız.

Nedir bu NFT?

Duymayan kaldı mı NFT’leri gerçekten? “İyi de herkes konuşuyor ama ne demek tam anlamadık!” şeklinde bir sitem almamak için ne olduğunu yine dilimizin döndüğünce basit bir şekilde anlatmaya çalışalım.

Terim olarak NFT Non-Fungible-Token’ın kısaltması. Bu ne demek peki? Tekil (eşsiz) belirteç. Çok teşekkürler açıklama için ama biraz daha açsanız iyi olmaz mı? Gelin açalım o zaman.

NFT_ethereum
Image by Pete Linforth from Pixabay

Non-Fungible-Token kelimesini tek tek açıklayalım önce. Token, Türkçe olarak jeton, konuya biraz aşina olanların bildiği gibi dijital dünyadaki bir varlığı tanımlamak için kullanılan küçük bir yazılım parçası demek. İyi de bu ne demek tam olarak?

Dijital dünya, esasında fiziki yani elle tutulur bir yanı olmayan, 1 ve 0’lardan oluşan bir sanal dünya. Fiziki ürünlerin üretilmesi emek ve zaman gerektirir ve doğaları gereği dünyamızdaki materyaller ile üretilirler. Dolayısıyla kısıtlı miktardadırlar. Bir ürün ancak kısıtlı ise değerli olur. Ne kadar fazla ise değeri o kadar azalır. Antalya’da Konyaaltı plajında kum satmaya çalışın bakalım - kimse almayacaktır :)

Dijital dünyada ise bu kısıtlılık özelliği bulunmamakta. 1 ve 0’ları rahatça kopyalayabilirsiniz. Online dolaşırken gördüğünüz güzel bir resmi, elinizdeki farenin sağ tuşuna basıp ‘kopyala-yapıştır’ yapabilirsiniz.

Peki o zaman dijital dünyada nasıl bir varlığa sahip olacağız? İşte burada dijital dünyada değişen ‘sahiplik’ tanımına geliyoruz.

Dijital dünyada sahiplik

Dijital ürünlerin rahatça kopyalanabilmesi nedeniyle, ürünleri kilitlemeye ya da şifrelemeye çalışmak fayda etmiyor. Keza, görsel ürünlerin arka tarafına ‘watermark’ yani damga koymak da işe yaramıyor.

Bu nedenle, ‘sahiplik’ anlamında bize öğretilen tüm kavramları yeniden oluşturmak gerekiyor dijital dünyada. Zira sahiplik bir ürünün tek kopyasına sahip olmak değil artık. Sahiplik o ürünün sahibi olduğunuzu tüm dünyaya ilan etmekten geçiyor.

İşte blokzinciri de burada devreye giriyor. Blokzincirinin özelliği, herkese açık ve geriye doğru değiştirilemez bir kayıt defteri olması. Herkese açık derken, her isteyenin yazabildiği, her isteyenin de bunu görebildiği bir defter. Üstelik bu kayıt silinemiyor ya da değiştirilmek istenirse orijinali her zaman orada kalıyor.

Blokzinciri sayesinde, artık herhangi bir dijital eseri yaratan bu eserin kendisini değil ama sahipliğini blokzincire yazabiliyor ve bunu başkasına devredebiliyor.

Sanat eserleri de bu bağlamda kamuya açık ürünler haline geliyorlar. Önemli olan bu eserleri bilgisayarınızda tutmak değil. Bu eserin sahibi olduğunuzu tüm dünyaya kanıtlamak ki bu da blokzincirin işi.

Tokenlar

İşte token dediğimiz kavram da blokzincirde bu sahipliği gösteren ufak kod parçacığı oluyor. Bu ufak programların en önemli yanı programlanabilir olmaları. Bu sayede özellikle ekonomik olarak büyük potansiyeller ortaya çıkıyor ki bunlara bir sonraki yazımızda değineceğiz.


Not 1: Bu yazı ilk olarak 28 Mart 2022’de BlockchainIST Center‘da yayınlandı

Not 2: Tüm yazılara Yazılar sekmesinden ulaşabilirsiniz

Genel not: Bu ve diğer yazılarımızın hiçbiri yatırım tavsiyesi değildir. Özellikle DeFi yani merkeziyetsiz finans sektörünün denetime tabi olmamasından dolayı klasik piyasalara göre çok daha riskli olabileceğini göz önünde bulundurun.