Gelin bu yazıda, blokzincir ve merkeziyetsiz finansın ne olduğunun yanında nasıl ortaya çıktığına daha geniş bir perspektifte dijitalleşmenin tarihi üzerinden bakalım:

security
İllüstrasyon: Ariel Davis / Wired

Blokzincir, dijitalleşmenin son halkası

Blokzincir teknolojisi, son yirmi-otuz yıldır yaşamakta olduğumuz fiziksel dünyadan dijital dünyaya geçiş sürecinin son evrelerinden biri aslına bakarsanız. İlk olarak bu sürece kullanıcı tarafından bir göz atalım:

1960’larda ilk bilgisayar kullanımı ile başlayan dijitalleşme hareketi, 90’larda internetin hayatımıza girmesi ile ciddi bir hız kazandı.

Dijital dünyanın fiziki dünyaya göre onlarca avantajı vardı. Hız, rahatlık, esneklik, kolaylık bunlardan birkaçı. Kullanıcıya sağlanan bu avantajların etkisi ile ilk olarak iletişim alanında e-posta ile başlayıp sonrasında medyaya sıçrayan ve dokunduğu her alanı temelden sarsan bir harekete dönüştü dijitalleşme hareketi.

Ekonomik aktiviteler de bundan etkilendi tabii, ancak bir parça farklı olarak. Zira, iletişim dünyasında kişiler birbirleri ile direkt olarak iletişime geçebilirken, ekonomik ya da finansal olarak benzer bir ilişkiye geçebilmek başlangıçta imkansız idi.

Dijital dünyanın sıkıntıları

Neden kişlerin bire-bir ekonomik faaliyette bulunmaları zordu? Onca avantajına rağmen dijital dünyanın fiziksel dünyaya göre üç temel sıkıntısı vardı.

Bunlardan birincisi, bir ve sıfırlardan oluşan sanal dünyada, güvenlik büyük handikap idi. Fiziki engel olmadan, her yere erişim aynı zamanda sizin de dünyanın her yerindeki kötü niyetli aktörlerin hedefi haline gelmenize neden oluyordu. Bu da özellikle ekonomik varlıkları dijital dünyaya taşıma konusunda büyük riskler getiriyordu.

İkincisi, dijital dünyada her tür ürün çok rahat bir şekilde kopyalanabiliyordu. Bu durum, özellikle dijital dünya içinde değer tutmayı zorlaştırıyordu. Zira, çağlar boyu herhangi bir varlığın değerli olabilmesi için kısıtlı bir miktarda olması temel şartlardan bir tanesi olagelmiştir.

Üçüncüsü ise, fiziki dünyanın aksine dijital dünyadaki eylemlerin sonradan geri alınabiliyor ya da değiştirilebiliyor olması idi (bakınız Ctrl-Z tuşu). Bu aslına bakarsanız yapılan hataları düzeltmek açısından oldukça avantajlı bir özellik. Ancak bu özellik bir yandan da karşı tarafın işlemi geri alması riskini getiriyor bu da ekonomik faaliyetlerin nihayetlendirilebilmesine engel oluyordu.

Finansal kurumların dijital dünyadaki rolü ve getirdiği sorunlar

Dijital dünyada yaşanan yukarıda saydığımız üç sıkıntı nedeniyle kişilerin birbirleriyle güven ve huzur içinde ekonomik ilişkiye girmeleri mümkün olmadı. Ara çözüm olarak, banka ve finansal kurumlar, aradaki bu ilişkiyi tesis eder hale geldiler. Bankalar, dijital dünyada paramızın değerini koruyacağı, rahatça başkasına transfer yapabileceğimiz güvenli limanlar oldular. Dijitalleşmenin etkisiyle ticari ve ekonomik faaliyetler patlarken, bankalar da bundan yararlanarak hem hacimlerini hem de karlarını ciddi bir şekilde artırdılar.

Aslında buraya kadar her şey çok güzel ancak maalesef dijital dünyadaki bu aracılar bir noktada kişiler için ayak bağı olmaya başladılar. Zira, her insanın bu aracılara erişimi yoktu. Bunun yanında, bu aracılar birbirleri ile o kadar da uyumlu çalışmıyorlardı, yani bir işlem yapmak istediğinizde saatler, günler alabiliyordu. Ayrıca, coğrafi kısıtlamalar nedeni ile her istediğiniz yerdeki insanlar ile iletişime geçmeniz mümkün olmuyordu. Üstelik bir de bu faaliyetler oldukça masraflı idi.

Blokzincir masaya ne getiriyor?

İşte blokzincir özünde yukarıda bahsettiğimiz üç sıkıntıyı aşmayı sağlayacak bir teknoloji olarak kişilerin bu aracı kurumlar olmadan birbirleri ile ekonomik ilişkide bulunmalarına olanak sağladı. Şifreleme teknolojileri ile zaten kişilerin dijital dünyada güvenli bir şekilde dolaşmalarına olanak sağlanmıştı. Blokzincir teknoloji, kişilerin bir aracı olmadan dijital varlık tutup ona ulaşabilmesine ve başkasına transfer edebilmesine olanak sağladı.

Blokzincir bu sorunları nasıl aştı? Birkaç temel özelilk ile. Bunlardan en önemlisi şeffaflık. Tekrar edelim: Blokzincir dediğimiz aslında bir yazılım. Bu yazılım herkes tarafından görülüp incelenebiliyor. Yazılım olarak kopyalanabiliyor ancak defter olarak tutulan işlemler kopyalanmıyor ya da geriye doğru değiştirilemiyor.

Nasıl emin oluyoruz değiştirilemediğine? Sistemin devamını dünyanın her yerinde onbinlerce makine sağlıyor. Bu makineler sistemi değişmez halde tuttukları sürece ödüllendiriliyorlar. Yani içinde kendi kendine doğru ve tutarlı bir şekilde devam etmesini sağlayacak bir mekanizma oluşturulmuş ve bu makine on yıldır tıkır tıkır işliyor.

Peki gelecekte bir sorun olmayacağının garantisi var mı? Gayet tabii yok. Burada da, insan faktörü devreye giriyor. Blokzincirlerin yaşatılmasını makineler sağlıyorsa da gelişmesini insanlar ya da bir diğer deyişle o blokzincirin topluluğu sağlıyor. Bu topluluğun elinde bu blokzincirin yarattığı paralar olduğu için bu toplulukların temel amacı bulundukları blokzinciri büyütmek. Bunun da temel yolu, blokzincirin güven teşkil etmesi ve insanlar tarafından kullanılması.

Merkeziyetsiz finans: finans alanındaki blokzincir uygulamaları

Merkeziyetsiz finans ise, işte yukarıda anlattığımız aracıları olan ihtiyacı ortadan kaldıran blokzincir hareketinin içinde bir evre. Bitcoin bu hareketin atasıdır desek yanlış olmaz; zira üzerinde değer saklanabilen ve herhangi bir otoritenin etkisi altında olmadan isteyen herkesin dilediği bir başkasına istediği zaman istediği kadar para gönderebilmesini sağlayan para Bitcoin oldu. Tabii finansal ihtiyaçlar sadece para transferi ile bitmiyor. Bunun mevduatı var, kredisi var sigortası var, token alım-satımı var, türev piyasaları var. İşte merkeziyetsiz finans kişilerin herhangi bir aracı kullanmadan bu işlemleri birbirleri ile doğrudan yapabilmelerine olanak sağlıyor.

İşte size, tekniğe çok da bulaşmadan, en yalın haliyle kriptopara ve merkeziyetsiz finansın tarihsel gelişimi…


Not 1: Bu yazı ilk olarak 5 Kasım 2021’de Aposto finansal bülteni Pareto‘da yayınlandı

Not 2: Tüm yazılara Yazılar sekmesinden ulaşabilirsiniz

Genel not: Bu ve diğer yazılarımızın hiçbiri yatırım tavsiyesi değildir. Özellikle DeFi yani merkeziyetsiz finans sektörünün denetime tabi olmamasından dolayı klasik piyasalara göre çok daha riskli olabileceğini göz önünde bulundurun.