Bu yazımızda gelin IMF’nin son yayınladığı raporun kripto ile ilgili bölümlerini yorumlayalım.

IMF, 1 Ekim tarihinde yayınladığı yeni raporunun (IMF Global Financial Stability Report October 2021 pdf) 2. bölümünü kriptoya ayırmış.

Neden önemli?

IMF’nin raporu kanun koyuculara politika belirleme konusunda yol gösteren bir kılavuz olması nedeniyle incelemeye değer. Genel olarak kripto pazarındaki risklerden bahseden raporun sonunda kanun koyuculara kullanabilecekleri sekiz öneride bulunuyor.

İçinde neler var? Kısa bir özet:

Rapor, daha önce bu tip kurumlardan çıkmış benzerlerine göre bir hayli yumuşak ve kriptoyu finansal araç olarak kabul eder nitelikte. Önceki raporlarda olduğu gibi kriptoya yatırımın riskleri üzerinde bir hayli durulmuş, ancak; aslında blokzincirin açık yapısının bu risklerin pek çoğunu minimize edebilmede etkili olabileceğinden bahsedilmemiş. Gerçi uluslararası devletlerin çıkarlarını korumaya çalışan bir kurumun yayınladığı herhangi bir rapor ile ilgili beklentileri de belli bir seviyede tutmak gerekir.

Öncelikle rapor, kripto ekosisteminin teknolojik yenilikler ile birlikte yepyeni fırsatlar getirdiğine yapılan vurgu ile başlıyor. Bu yenilikler temel olarak, ödeme ve finansal hizmetlerin daha ucuz, hızlı, ulaşılabilir ve sınırlar arası rahat bir şekilde dolaşabilmesine olanak sağlamak şeklinde sıralanıyor. Bunun yanında, merkeziyetsiz finansın daha yenilikçi, geniş kesimleri içine alan ve şeffaf bir finans sisteminin altyapısı olabileceği de ekleniyor.

transparency
Image by DrSJS from Pixabay

Raporun odak noktasının eskiden çok vurgu yapılan değeri kendinden menkul kriptoparalardan (yani BTC, ETH benzeri alanın eskilerinden) yavaş yavaş stabil paralara doğru kaydığını görüyoruz. Bu, ABD’nin son zamanlarda geliştirdiği söylemler ile paralel aslında. Özelikle ABD Dolarına çıpalanmış sabit para pazarının son bir yılda altı kat artarak 120 milyar ABD Dolarına ulaşmış olması belli ki IMF’yi de rahatsız etmişe benziyor. Bu rahatsızlıktan en büyük payı, 70 milyar ABD Doları bir emisyona sahip olan ancak arkasında sadece %34 oranında nakit ya da mevduat olan USDT, yani Tether alıyor. Zaten, geçtiğimiz hafta Salı günü Senato’da konuşan FED başkanı Powell da, ‘kriptoparaları yasaklamayı düşünüyor musunuz?’ sorusuna cevap olarak net bir ‘hayır’ cevabı verirken, regülasyonlar konusunda aynı SEC Başkanı Gary Gensler gibi stabil paralara vurgu yapmıştı.

stabil_paralar
Stabil para yaratıcıların sahip olduğu rezervler. Kaynak:IMF

Rapora göre riskler neler?

Genel olarak kripto dünyasındaki riskler üç temel kategoride ele alınmış.

Operasyonel risklere örnek olarak, özellikle bazı merkezi borsaların 19 Mayıs günü yaşanan likidasyon sırasında ‘ağ sıkışması’ nedeniyle operasyonları durdurması gösterilmiş. Merkezi yapıların zaafiyetine güzel bir örnek olan bu olay, ne yazık ki, özensiz ya da hızlı şekilde dizayn edilen merkeziyetsiz borsalarda da yaşanabiliyor (bakınız Solana’nın başına gelenler yazımız).

Siber risklerde ise, ekosistemin merkezi unsurlarına yapılan ataklardan bahsedilmiş (yine bir merkezi unsur vurgusu!), ama bir yandan da blokzincirlerin altında yer alan uzlaşma algoritmalarında da yaşanabileceği belirtilmiş (örnek verilmediği için tam olarak ne kastettiğini bilemiyoruz - uzlaşma noktalarının azlığı/merkeziliği mi acaba?)

Yönetim risklerinde ise, kripto varlıkların basım ve dağıtımında şeffaflığın olmamasından kaynaklanan yatırımcı zararlarından bahsediliyor. Yeni projelerin genel olarak riskli olduğundan bu satırlarda sürekli bahsediyoruz ancak yönetim tokenleri ile ilgili ne tip riskler var, raporda belirtilmediği için tam olarak bilemiyoruz.

Bunun yanında IMF’nin tüketici aldatılması ve piyasadaki dürüstlük konularında örnek olarak ‘meme tokenleri’ ve 16,000 tokenden şu anda sadece 9,000’nin kalmasını vermesi de ilginç. Bunun temel nedeninin ekosistemde yeterince açıklama ve gözetim olmaması sonucuna varması ise neresiden bakarsanız bakın zayıf bir argüman. Bu bana, Rusya’da yıllar önce yaşadığım bir olayı anımsatıyor. Moskova’da birkaç gün ara ile döner büfelerinden zehirlenmeler olunca, belediye tüm döner dükkanlarını kapatmıştı. IMF’nin önerdiği de sanki benzer bir reçete.

Raporda ülkemizin adının birkaç kez geçtiğini de hatırlatalım. Bunlardan ilki, Malezya ve Nijerya ile birlikte ülkemizde de global kripto alım-satım para transferlerinin kısıtlanması. Bu yöntemin çok da etkili olmadığı belirtilirken, en büyük beş borsanın ikisinin internet ziyaretçileri tablosunda listenin başında Türkiye’nin olması aslında bir nevi bu argümanı teyit ediyor.

Bunun dışında, gelişmekte olan piyasalarda ‘cryptoization’ olarak adlandırılan ‘dollarization’ teriminden türetilmiş bir olgudan da söz ediliyor. Bu durumun temel nedeni olarak tutarlı makroekonomik politikaların olmayışı ve bunun halkı değer saklama aracı olarak dolar tutmaya yönlendirmesi gösteriliyor. Artık bu durum kriptoparalar için de geçerli olmaya başlıyor.

Çözüm önerileri neler?

Ülkelerin kripto düzenlemeleri konusunda kanun koyucularına verdiği tavsiyelerde, IMF konuyu üç ana başlıkta düzenliyor. Standartların belirlenmesi, stabil paralar ve makro finansal risklerin yönetilmesi.

IMF’nin, kripto varlıklar konusunda global standartların belirlenmesini çözümler içinde baş köşeye koymasını doğal karşılamak gerek, zira temel varoluş nedenleri bu. Raporun bu kısmında, global standartların her bir ülkede uygulanması, risklerin kontrol edilmesi, ülkeler arası koordinasyon gibi her IMF raporunun beylik çözüm önerilerini görebiliyoruz.

Stabil paralar konusunda ise, özelikle bu varlıkların arkasındaki rezervlerin bağımsız denetimi, ağları yönetenler için kurallar konması var. Burada IMF yerden göğe kadar haklı. Stabil paralar, özünde merkezi yapılar ve özellikle merkeziyetsiz finans alanında ciddi bir risk unsuru olarak değerlendirilmeli. Buna bağlı olarak kanuni denetime tâbi olmalarında hiç bir sakınca yok, hatta tam tersine ciddi bir gereklilik var.

Makroekonomik finansal risklerin yönetilmesinde iki temel konudan söz ediliyor. Birincisi, dolarizasyonu önleyici politikalar izlenmesi gerekliliği. Diğeri de merkez bankası dijital paralarının ancak ödeme altyapılarını iyileştirmede fayda sağlaması durumunda etkili olabileceği. Sermaye çıkışlarının sınırlandırılması konusunda ise ülkelerin tek başına alacağı önlemlere kuşkuyla bakılırken, ülkelerarası koordinasyon olmadıkça bu önlemlerin fazla bir faydası olmayacağından bahsediliyor.

Sonuç

IMF’nin 14 sayfalık raporu, düzenleme yapıcılar gözüyle kripto dünyasına bakışı anlamak ve bu bakıştaki zaman içinde gerçekleşen değişimi yakalamak için ilginç veriler barındırıyor.

Raporu iki şekilde okumak mümkün. Birincisi, BTC, ETH gibi kriptoparaların varlıklarının kabul edildiği, kriptonun yenilikçi tarafının vurgulandığı, merkeziyetsiz finans konusuna geniş yer verilen bir rapor bu. Risk vurgusuna rağmen regülasyonların daha dar tutularak sabit paralar etrafında yoğunlaştığını görüyoruz. Bir diğer okuma ise, şu anda kanun koyucuların önünde denetleyecek pek çok farklı alan olması nedeniyle önceliğin stabil paralara verildiği ve o alana çeki düzen verildikten sonra sıranın daha haylaz diğer kriptoparalara geleceği şeklinde olabilir. Hangisinin daha olası olduğu konusunda karar yine siz sevgili okuyucunun.


Not 1: Bu yazı ilk olarak 5 Ekim 2021’de BTCHaber.com‘da yayınlandı

Not 2: Tüm yazılara Yazılar sekmesinden ulaşabilirsiniz

Genel not: Bu ve diğer yazılarımızın hiçbiri yatırım tavsiyesi değildir. Özellikle DeFi yani merkeziyetsiz finans sektörünün denetime tabi olmamasından dolayı klasik piyasalara göre çok daha riskli olabileceğini göz önünde bulundurun.