DeFi projelerini incelerken nelere dikkat etmeli konusunu araştırdığımız dizimizin bu bölümünde kurucu ekip var:

Bir önceki yazımızda klasik teknoloji dünyasından kripto dünyasına geçişte yaşanan temel felsefik dönüşümden bahsetmiştik. Bunu anlamak önemli, zira klasik dünyanın yatırımcı kafası ile bu dünyada yatırım yapmak neredeyse imkansız gibi görünebilir.

Değişen girişimcilik ve ekipler

Kripto dünyasındaki yeni çıkan protokollerle birlikte girişimcilik ciddi bir şekilde kabuk değiştirdi. Artık girişimciler birlikte bir ofiste sabahlayan ortak bir hedefe kilitlenmiş bir grup insandan oluşmuyorlar.

Bunun yerini artık birbirlerine hafifçe bir şekilde bağlanmış bir grup insan görüyoruz. Farklı farklı projelerde aynı anda çalışıyorlar. Birbirlerini hiç görmemişler. Kripto dünyası çok yeni bir sektör olduğu için geçmiş tecrübeleri oldukça az.

website
Image by Peggy und Marco Lachmann-Anke from Pixabay

Geçmişteki Silikon Vadisi yatırımcılarının baktığı gibi, projeye %100 bağlılık artık söz konusu değil. Girişimciler eskiden çalıştıkları projelerde devam edebilir, yani aynı anda birden fazla projede de çalışıyor olabilirler.

‘Açık kaynak’ etkisi

Öte taraftan, artık projelerin kurucu ekipleri oldukça küçük olabiliyor. Zira, projelerin ‘açık kaynak’ olması nedeniyle artık katkı veren dış bir gönüllüler ordusu da var. Gönüllüler derken, aslına bakarsanız, bunu ‘amme hizmeti’ olarak yapmıyorlar. Daha çok, yaptıkları katkılar karşılığı, girişimin ileride çıkaracağı tokenlerden bir kısmını almaya hak kazanmak için böyle bir çalışma içine giriyorlar.

Açık kaynak prensibinin bir başka avantajı da projelerin çok hızlı bir şekilde kullanıma hazır hale gelebilmesi. Klasik dünyada, her tür bilgi ve geliştirme, ticari sır olarak değerlendirilir, telif ve patentler ile korunur. Siz eğer yeni bir girişim iseniz, yapacağınız her tür geliştirmeyi sıfırdan gerçekleştirmek durumunda kalırsınız. Bu hem zaman hem de bu geliştirmeyi yapabilmek için emek yani insan kaynağı anlamına gelir. Bu kadar fazla insan kaynağı bulabilmek için de ekip kurmanız, ve bu ekibe hayatlarını sürdürecek bir geçim kaynağı sunmanız gerekir. Bunu yapabilmek için de girişim sermayelerinin kapısını aşındırırsınız.

Halbuki, artık yeni girişimler, bu alanda çalışan başka girişimlerin yaptıklarını çok rahatça kopyalayabiliyorlar. Neden? Bütün yapılan işler, açık kaynak olduğu için herkese açık. Dolayısıyla, yeni girişimin yapması gereken en önemli iş, bu kopyaladığı kaynak üzerine, sadece kendi orijinal fikrinin gerektirdiği kadar bir geliştirme yapmak.

Bu da, fazla bir insan kaynağına ihtiyaç duymadan, çok hızlı bir şekilde ürün çıkarabilmek anlamına geliyor. Örneğin, 2021 yılı Ocak ayında, o zamanlar yaklaşık 3 milyar ABD Doları piyasa değerine sahip olan DeFi devi Uniswap’ın sadece 11 çalışanı olması oldukça şaşırtıcı.

Sonuç

Peki böyle bir ekibi nasıl değerlendireceğiz? Oldukça zor görünüyor. Doğru. Girişimci ekibi detaylıca değerlendirmek yerine belli kısa yollar kullanılabilir.

Bunlardan ilki, bizim gibi küçük yatırımcılar için bu kısa yollardan ilki, bu alana emek ve para koymuş büyük yatırımcıların yaptıkları yatırımlara bakmak olabilir. Ya da incelediğimiz girişimlere yatırım yapmış olan yatırımcılara göz atmak.

Bir diğeri ise, Ziya Paşa’nın ünlü beytindeki şu sözünü kendimize kılavuz edinmek olabilir: ‘Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz’. Yani, girişimci ekibi didiklemek yerine dikkatimizi ekibin ortaya çıkardığı ürüne vermek.

Önümüzdeki yazıda DeFi protokollerine yatırım yapan yatırımcılara odaklanacağız. Daha sonraki yazılarda ise, DeFi protokollerini yaratan ekiplerin yaptıklarını nasıl değerlendirmek gerekir konusuna eğileceğiz.


Not 1: Bu yazı ilk olarak 26 Temmuz 2021’de BlockchainIST Center‘da yayınlandı

Not 2: Tüm yazılara Yazılar sekmesinden ulaşabilirsiniz

Genel not: Bu ve diğer yazılarımızın hiçbiri yatırım tavsiyesi değildir. Özellikle DeFi yani merkeziyetsiz finans sektörünün denetime tabi olmamasından dolayı klasik piyasalara göre çok daha riskli olabileceğini göz önünde bulundurun.