Blokzincir, henüz on yıllık bir geçmişi olan yepyeni bir teknoloji. Temel olarak dijital dünyadaki ilişkilerde kullanmakta olduğumuz aracıları ortadan kaldırmak gibi bir felsefenin yarattığı bir akım.

Blokzincir teknolojisi pekçok alanda yenilikler yapıyor olsa da en olgun kullanım alanlarının finans alanında olduğunu görüyoruz. Finans alanında aracıları ortadan kaldırmaya yönelik ilk olarak Bitcoin ile başlayan hareket, özellikle son zamanlarda DeFi olarak da adlandırılan Merkeziyetsiz Finans hareketi ile iyice hız kazandı.

Kurumsal yatırımcılar özeline bakacak olursak özellikle global pazarlarda yatırımcıların kripto para piyasalarına girişleri göreceli olarak geç oldu. Bunun birkaç temel nedeni var.

Birincisi, kripto para piyasalarını göreceli olarak küçük olması. Örnek vermek gerekirse, global olarak kripto paraların toplam büyüklükleri 200 ile 300 milyar ABD Doları arasında değişmekte. Buna karşın ona en yakın alternatif aracı olarak altının toplam büyüklüğü yaklaşık olarak 9 trilyon ABD Doları.

Tabii, altının binlerce yıllık geçmişine karşın kripto paraların en eskisinin yaklaşık 11 yıllık olduğunu unutmamak gerekir. Pazarın küçük olması kurumsal yatırımcıyı getirmiyor, kurumsal yatırımcı gelmeyince de pazar büyümüyor. Bir nevi yumurta-tavuk misali bir çıkmaz var.

İkinci olarak kripto paralar yeni bir teknoloji. Geçmiş bütün yatırım araçları dijital öncesi analog çağda ortaya çıktığı için fiziksel dünyada karşılığı olan varlıklar. Ancak kripto paralar tamamen dijital dünyada ortaya çıkmış bir-ve-sıfırlar dediğimiz makine kodlarından oluşan değerler. Kripto paraların değeri var mıdır, arkasında ne vardır gibi soruları bir başka yazıya bırakalım.

Yeni bir teknoloji olması nedeniyle, bu varlıklara nasıl sahip olunacağı, nasıl uhdemiz altında tutulacağı, nasıl borç verileceği, nasıl emanet hesaplarda tutulacağı gibi pek çok sorunun cevabının verilmesi gerekiyordu. Bu gibi altyapı hizmetleri olmadan kurumsal yatırımcıların bu alana yatırım yapması neredeyse imkânsız.

Ancak 2019 yılı ile birlikte kripto paralar artık kurumsal yatırımcıların gündeminde. Neden?

Birincisi, kripto paralar artık değer olarak belli bir büyüklüğe ulaştılar. Yukarıda verdiğimiz rakamlara bakarak hâlâ çok küçük olduğunu düşünebilirsiniz ancak şu an hali hazırda gelişmekte olan o kadar çok teknoloji ve bu teknolojilerin ileride mevcut iş yapış biçimleri değiştirme ya da yıkma konusunda o kadar büyük potansiyeli olduğu anlaşıldı ki, artık kurumsal yatırımcılar ister istemez dikkatlerini bu piyasalara çevirdiler.

Öte yandan, hizmet anlamında kurumsal yatırımcıların tüm isteklerine cevap verecek altyapılar da ortaya çıktı. Alım satım anlamında, yeterli derinliğe sahip borsalar, arzu edenler için tezgah üstü alım satım servisi veren kurumlar. Emanet hizmeti veren Fidelity Dijital gibi büyük kuruluşlar var artık.

Son olarak da geçtiğimiz yıllarda yaşanan gelişmeler bu varlıkların artık bir değer saklama aracı olarak görüldüğünü bize net olarak kanıtladı. Bu konuda Wall Street’den pek çok büyük fon yöneticisi artık fonlarının (henüz ufak olsa da) bir kısmını kripto paralarda tuttuklarını söylüyorlar.

Elbette kripto paralar ile ilgili ülkemizde kurumsal yatırımcı ilgisinin artması bu alanda yapılacak kanuni düzenlemelere çok bağlı. Alınan duyumlar bu alanda kanun koyucu ve düzenleyici otoritelerin çalışmalarını sürdürdükleri hatta kimilerine göre sona yaklaşmaya başladıkları şeklinde.

Dileriz ki bu alanda yapılacak kanuni düzenlemeler, ülke olarak cari açığımızı karşılamak anlamında bize yardımcı olacak ve global sermayeyi ülkemize çekecek şekilde özendirici bir şekilde tasarlanır. Eminim düzenleyici otoriteler bu alanda öne çıkan İsviçre, Güney Kore, Malta benzeri ülkelerde yapılan çalışmaları değerlendirmişlerdir.

Sonuç

Her ne kadar henüz çok küçük ve riskli olsalar da zamanın ilerlemesi ile birlikte kripto paraların finansal olarak olgunlaşmaları bu alandaki kurumsal yatırımcı ilgisini artıracak gibi görünüyor. Arada bir bir kaç yol kazası yaşanması muhtemel olsa da, hacimlerde yaşanan artışlar bu alanda daha gidilecek çok yol ve gittikçe cazip hale gelecek büyük bir pazar olduğunu gösteriyor.


Not 1: Bu yazı ilk olarak Temmuz 2020’de Kurumsal Yatırımcı dergisinde yayınlandı

Not 2: Tüm yazılara Yazılar sekmesinden ulaşabilirsiniz