Geçtiğimiz yazıda, Blockchain’in iki türü olan Özel ve Genel Blockchain kavramından bahsetmiş ve neden bu Blockchain bazlı çoğu projenin geleceğinin parlak olmayacağını göz atmıştık. Şimdi de neden Blockchain bazlı teknolojiler çalışması zor yapılar, başarılı olması için gerekli kriterler neler onlara bakalım dilerseniz.

Her güzelin bir kusuru vardır…

Bilmemiz gereken en önemli nokta, Blockchain’in aslında çok büyük bir database (veritabanı) olduğu. Bu ne demek? Herhangi bir şekilde sisteme giren bir bilginin, tek bir merkezde tutulması yerine binlerce makinede aynı şekilde tutulması demek. Yeni bir bilgi geldiğinde de yine aynı şekilde bilginin binlerce makineye dağılarak o eski bilginin üzerine eklenmesi demek. Bu sistemin aslında pek çok dezavantajı var. Kısaca bakalım:

  • Bilginin binlerce makineye dağılması ve orada tutulması demek öncelikle oldukça yavaş ve hantal bir yapınız var anlamına geliyor. Verilen geliyor, tüm makinelere dağılıyor, makineler bunu kaydediyor, sonra belli aralıklar ile bunların tutarlı olup olmadığını kontrol ediyor. Zaman isteyen bir süreç.

  • Aynı zamanda enerji bakımından maliyetli. Merkezi bir sistemde olsa tek bir makine için harcayacağınız elektrik masrafını düşünün, bir de binlerce makinenin aynı bilgiyi tutmasından dolayı gerekecek enerjiyi…

  • Bir yandan da oldukça geniş bir bilgi depolama alanına ihtiyacınız var. Bilginin toplam alanını bir makinede tuttuğunuzda gerekli olan depolama alanını düşünün, bir de aynı bilginin binlerce makinada tutulduğunda gerekli olan alanı…

  • Binlerce makinayı içeren bir sistemi düşündüğünüzde sistemin yavaş gelişeceğini de kabul etmeniz lazım. Öncelikle sistemi kurarken çok ince elemeli ve sık dokumalısınız. Merkezi bir veritabanı kurarken gerekli olan önlemleri zaten almanız lazım. Ama üzerine bir de binlerce makinenin bağlanacağı bir merkezi olmayan sistemin getireceği sıkıntılara da göğüs gerecek bir sistem olmalı bu.

  • Keza, sistemi işletirken sonrasında yaptığınız yenilikler de sistem üzerindeki binlerce makina tarafından kabul edilmeli ve içselleştirilmeli. Sistem doğası gereği adem-i merkezi bir yapı olduğu için hiçbir makineye zorla bir dayatmada bulunamazsınız. Gönüllü olmalı bu iş. Dolayısıyla, yapacağınız her tür değişiklik geriye dönük olarak eski versiyonlarda da kullanılabilmeli. Bu da her yaptığınız değişikliğin tüm sistem tarafından toplu kabulünü oldukça yavaşlatan bir durum.

İşte bu nedenle Blockchain ancak gerekli olduğunda başvurulması gereken bir alan. O nedenle Blockchain üzerine yatırım yapmadan önce iyi düşünmekte fayda var, yoksa…

throwing-money-away.gif

Hakikaten bir ihtiyaç olmalı Blockchain’e. Geçen yazımızdan hatırlarsak, nedir bu ihtiyaçlar?

Merkezi otoriteye ya da aracıya güvensizlik

Bilgileri tutacak bir merkezi otoriteye karşı güven bunalımı. Merkezi bir otorite, Nick Szabo’nun da dediği bir “güvenlik açığıdır”. Konu gerçekten böyle bir güvenlik açığının olması. Merkezi otoritede yaşanan sıkıntı biz kullanıcıları ne kadar etkiler? Yukarıda saydığımız merkezi olmayan sistemin ağır ve hantal yapısı ile uğraşmaya değer mi? Bunları tartmak lazım.

Bu nedenle belki de Blockchain’in şu ana kadar en başarılı olduğu alan para konusu oldu. Zira, daha önce de bahsettiğimiz gibi ABD’de 2008 yılında yaşanan kriz sonrası, daha önceki yıllarda halkın üzerinden korkunç karlar elde eden ve bu korkunç karlarını daha da büyütmek amacıyla gittikçe daha çok risk alan bankalar, sonrasında “aman kriz daha da büyümesin” açıklaması ile kurtarıldı. Bu kurtarmada Amerikan vatandaşlarının “vergilerinden gelen para” kullanıldı. Üstelik bu kriz nedeniyle enflasyon yaşandı. Üstelik hükümet halka sormadan milyarlarca dolar karşılıksız para bastı. Bunu da “likidite” diyerek halka yutturmaya çalıştı (yeri gelmişken eğer seyretmediyseniz “Too Big To Fail“‘i hararetle tavsiye ederim). Dolayısıyla, bireyler açısından merkezi otoritenin yetkinlikleri ya da yaptıklarının her zaman kendi çıkarlarına olmadığını düşünmelerine sebep olan bu güven bunalımı üzerine Bitcoin’in ortaya çıkması çok da tesadüfi değil.

Aracının maliyeti

Bireyler arasındaki işlemlere aracılık ederek bundan komisyon alan her türlü aracı, bu işi kar için yaptığı noktada işlemin tarafı olan partiler tarafından aracılık için ödenen ücretler yüksek görülecek. Böyle düşünenlerin haklı olduğu alanlar da yok değil. Örneğin, Über’in sadece bir software olması ve araçlar ile insanlar arasında optimizasyon yapmasına rağmen ödenen ücretin %30’lara varan bir kısmını cebine indiriyor olması tepki çekiyor. Keza, bankacılık sistemine dahil olmayan insanların bir ülkeden diğerine para gönderirken onlar hatta yüzlerce dolar komisyon vermeleri de öyle. İşte dağınık sistemler, ortadaki güven sağladığını iddia ederek (ya da sağlayarak) yüksek miktarda masraf “çakan” aracılara karşı faydalı hatta gerekli..

Aracının hantallığı

Evet, dağıtık yapılar, hantal olabilirler.. Ama gerçekten özellikle geçmişten gelen gerek eski teknoloji gerekse çeşitli bürokratik çıkarlar nedeniyle mevcut sistemi kontrol eden ve yönetenlerin yarattığı bürokratik yapı yanında bu bahsettiğimiz yavaşlığın esamesi okunmaz. Örnek mi? Maersk’e göre, bir soğutucunun Avrupa’dan Afrika’ya ulaşımında 30’dan fazla kişi ya da organizasyon sürece dahil oluyor ve bu aktörlerin birbirleriyle 200’den fazla kez iletişim halinde olmaları gerekiyor. Neden? Bürokrasi, değişik ülkelerdeki kurumların birbirine güvenmemesi, politik ajandalar vb.

Aracılardan bağımsızlık isteği

Merkezi sistemlerin, kişileri bağlamak, elinde tutmak, kişinin üzerinden izinli ya da izinsiz fayda sağlamaya çalışmaları da bireylerde bu tip otoritelerden uzak kalmaya çalışmak, bağımsız olmak dürtüsünü artırdı. Daha önce bahsettiğimiz, Facebook’un bilgilerimizi bizden habersiz (ya da uzun uzun okumadığımız ve evet tuşuna basıp geçtiğimiz kullanım sözleşmeleri aracılığıyla) kurumlara satması gibi. İnsanlar artık, özellikle dijital dünyada kendilerine ait bilgileri kendi kimlikleri gibi ellerinde tutmayı, istedikleri bilgiyi istedikleri yere vermeyi ve istedikleri noktada da o bilgiyi verdikleri kurumdan geri almayı istiyorlar. Merkezi yapılarda ya bu olanak yok, ya da varsa da gerçekten söz verdiklerini yapacaklarına dair bir garanti yok. Dağıtık yapılar bu anlamda bireylere özgürlük getiriyor. Tabii bir de dağıtık yapıların herhangi bir merkezleri olmamasının getirdiği, kanuni olarak hangi otoritenin altında oldukları konusundaki belirsizlik de kimi bu tip otoriter yapıların altında olmak istemeyen kişileri bu yapılara doğru çeken bir başka etken.

Peki neden bu kadar şişiriliyor Blockchain balonu?

Dediğimiz gibi hemen hemen her sektörde gerek yeni girişimler gerekse sistemin içindeki mevcut oyuncular için Blockchain sektörü derinden sarsacak bir olguymuş gibi parlatılıyor. Neden?

Öncelikle bilgi eksikliği diyebiliriz. Daha önce de bahsettiğimiz gibi, Blockchain anlaması ve algılaması oldukça zor bir kavram. Özünde “merkezi olmayan bir veritabanı” olsa da; şifreleme, bağımsız makineler, aracıya olan güveni ortadan kaldırma gibi terimler alışık olmadığımız, büyürken bize öğretilen doğrulara kimi zaman taban tabana zıt kavramlar. Hem anlamakta zorluk çekiyoruz hem de “startup patlamasında” yaşadğımız gibi uzak kalmak ya da etkilenmek istemiyoruz. Büyük kurumların da insanlardan oluştuğunu unutmamamız gerek. Dolayısıyla kurumlar da bu rüzgardan etkileniyorlar.

Bunun yanında Blockchain’i kullanmaktan çok aslında dışarıda kalmamaya çalışıyor kimi kurumlar. Bir nevi test ortamında deniyorlar kullanışlı olup olmadığını. Havuz kenarına gelip suyun nasıl olduğunu ayağınızın ucuyla dokumak gibi düşünebilirsiniz bunu. Ancak kullandıkları Blockchain teknolojilerin hizmetini verenler bunu piyasada ballandıra ballandıra anlatarak küçük bir olayı bambaşka boyutlarda sunuyorlar. Örnek olarak, şahsen, Ripple Network içinde yer aldığını açıklayan onlarca prestijli bankanın sadece ne olduğunu anlayabilmek için bu ortamda olduklarını düşünüyorum.

İkincisi, özellikle Bilgi Sistemleri çok önce kurulmuş ve doğası gereği yenilenmeye açık olmayan sektörlerde yeni sistem kurmanın imkansızlığı ya da yüksek maliyeti, Blockchain sistemlerine olan ilgiyi artıyor. Örnek mi? Geçen yazılarımızda bahsettiğimiz havacılık sektörü. Havacılık için böyle bir ihtiyaç var gibi görünüyor ancak başka pekçok sektörde danışman firmalar tarafından da böyle bir ihtiyaç var havası yaratılıyor maalesef.

Bir başka neden de, kurumların kendilerini teknoloji lideri olarak göstermek için Blockchain’den bahsetmeleri. Bir nevi “biz çok akıllıyız, bu teknolojileri anlıyoruz, kullanmaya başlıyoruz” diyerek ‘hava atmaları’…

Blockchain hangi sektörlerde başarılı olur? Turnusol kağıdı var mı?

Buraya kadar yazdıklarımızın ötesinde daha net olarak içinde bulunduğunuz sektör için Blockchain gerekli mi sorusuna yanıt için aşağıdaki şemayı kullanabilirsiniz (Kaynak: Thomas Ferry - To Blockchain or Not to Blockchain)

blockchain-scheme-800.png

Sonuç

Hep söylediğimizi bir kez daha tekrarlayalım: Blockchain yeni gelişmekte olan bir teknoloji. Güvene dayalı aracıların verimsizleştirdiği her alanda aracıları yıkacak güce ve potansiyele sahip. Şimdi, bu yıl ya da önümüzdeki yıl etkilerini henüz görmeyeceğiz. Ama nasıl internet hiç yokken hayatımıza girdi ve vazgeçilmezimiz oldu Blockchain bazlı teknolojiler de önümüzdeki beş-on yıl aralığında hayatımızı benzer şekilde değiştirecekler. Umuyoruz olumlu yönde olacak bu değişiklikler.

 


 

Not: Yazdığımız tüm yazıların bir bütünlük içinde nelerden oluştuğuna bakmak isterseniz Hakkımızda sayfasına göz atabilirsiniz.