Bu yazımızda gün geçtikçe daha çok gözümüze batmaya başlayan sosyal medya devlerine alternatif olarak ortaya çıkan merkeziyetsiz sosyal medya platformlarından bahsedeceğiz.

Sosyal medyanın sorunları

Bu satırların yazıldığı 2024 yazında, sosyal medya uygulamalarına baktığımızda Instagram, X (eski adıyla Twitter), Tiktok, Facebook ve Snapchat öne çıkıyor. Dijital dünya giderek hayatımızın daha büyük bir kısmını kapsamaya başlarken bu uygulamaların sıkıntıları da gitgide gözümüze daha çok batmaya başlıyor. Gelin hızlıca bu sıkıntıları hatırlayalım.

Giderek artan reklamlar

Sosyal medya devlerinin hemen hepsi halka açık şirketler. Bu şirketler her üç ayda bir Wall Street’e bilanço açıklıyorlar. Hisse değerini yüksek tutabilmek için de sürekli olarak yükselen bir kâr grafiği göstermek zorundalar. Şu anki iş modellerinde bunu yapabilmenin tek yolu, kullanıcının gözüne daha fazla reklam sokmaktan geçiyor maalesef.

Kullanıcı verisi toplama/kullanma

Reklam verenlerin sosyal medyayı tercih etmesinin temel nedeni, onlara hedef kitleye nokta atışı ulaşma imkanı vermesi. Sosyal medya, rakiplerine göre kullanıcısını daha iyi tanıyor. Bunu da kullanıcısının ‘dijital ayak izini’ çok daha detaylı bir şekilde çıkarması sayesinde başarıyor. Sadece hangi sitelere gitmiş, hangi reklamlara bakmış bunu bilmek yetmiyor, telefonların mikrofonlarına erişim izni alarak kiminle ne konuşmuş öğrenip ona uygun reklamları anında kullanıcının önüne getirebiliyor.

Algoritmaların hükümranlığı

Hatırlar mısınız, ilk başladığında uzunca bir süre Facebook’ta bütün arkadaşlarımızın postlarını zaman sırasıyla görürdük. Sonra Facebook bir gece ansızın bu zaman çizelgesi olayını kaldırıp postları bize kafasına göre göstermeye başladı. Bunu yaparken temel argümanı, ‘bizi en çok ilgilendiren postları bize göstermek’ idi. Ne kadar da soylu bir düşünce (!) Biz de çok çabuk kandık açıkçası bu manipülasyona. Kabullenmek bir yana bu algoritmaları nasıl alt edeceğimizi bize gösteren sosyal medya uzmanları bile türedi başımıza.

İçeriğin sahipliği

Peki onlar bizim hakkımızda bu kadar bilgi sahibi iken biz hakkımızda ne kadar bilgi toplandığını biliyor muyuz? Hayır. Onu bırakın, kendi ürettiğimiz içeriklerin ya da takipçilerimizin ne kadar sahibiyiz? Yarın Twitter’ı bırakıp başka bir medyaya geçmek istesek içeriğimizi ve takipçilerimizi oraya taşıyabilecek miyiz? Mümkün değil.

Sansür

Sansürün canlı örneğini hep birlikte 2024 yazında yaşadık. Instagram ‘uygun bulmadığı’ (neye göre, kime göre?) içerikleri kaldırmak gibi son derece yakışıksız bir harekette bulundu. Bunun üzerine ülkede Instagram’a erişim kapatıldı. Merkezi yapıların bu savaşında ‘filler tepişti, çimenler ezildi’, olan son kullanıcıya ve sosyal medyada içerik üreterek para kazanmaya çalışan binlerce kişiye oldu.

Benzer bir durum şu anda X (Twitter) üzerinde de yaşanıyor. Twitter üzerinde sansür değil ama atılan postların takipçilere gösteriminde algoritmalar aracılığıyla kısıtlamalar yapılıyor. Örneğin X’in yeni sahibi olan Elon Musk’ın fikirlerine yakın olan ya da ABD’de aşırı sağcı olarak nitelenen hesapların insanların önüne daha fazla çıkarıldığı ile ilgili şikayetler geliyor. Şirketin sahibi tek bir kişi olunca canının istediğini yapar tabii. Beni asıl şaşırtan özellikle yurtdışında çok takipçili bir çok hesabın bu olaylar üzerine X’i bırakıp Meta’nın kurduğu Threads üzerinde aktif olacaklarını açıklamaları. ‘Aynısının laciverdi’ benzer bir merkezi yapıya nasıl geçiyorlar anlamak gerçekten zor.

Keza daha bu hafta içinde Facebook ve Instagram’ın sahibi olan Meta’nın kurucusu Mark Zuckerberg, ABD Temsilciler Meclisi Adalet Komisyonu’na 2020 yılındaki seçimler öncesi hükümet yetkililerinden gelen sansür isteklerine nasıl boyun eğdiğini itiraf eden bir mektup gönderdi.

Platformsuzlaştırma

Sansürün bir başka formunu ise, sosyal medya devleri istedikleri kişi ya da kurumu zaman zaman platformdan attıklarında görüyoruz. Bunların en ünlüsü Elon Musk öncesi Twitter’ın, o zamanki ABD Başkanı 88 milyon takipçili Donald Trump’un hesabını kapatması olmuştu.

trump-twitter
Twitter’da Donald Trump hesabına girenler uzunca bir süre bu ekran ile karşılaştılar.

Platformsuzlaştırmanın bir başka örneğini, bir zamanlar Facebook üzerindeki oyun üreticileri de yaşamıştı. Belki hatırlarsınız, platform üzerinde bir oyunlar sekmesi vardı ve geniş bir kullanıcı kitlesine ulaşan pek çok oyun çıkmıştı. Bu oyunların kazandığı reklam parasını ve kullanıcıların oyunlar için harcadığı zamanı yakından takip eden Facebook bir gece ansızın platformu bu oyunlara kapatarak koca bir sektörün köküne kibrit suyu döktü.

Çare merkeziyetsiz sosyal medya… mı?

Web3 dünyasının son zamanlarda yükselen alanlarından biri olan merkeziyetsiz sosyal medya, kullanıcı ve içerik üreticilerinin yukarıda saydığımız sıkıntılarına çare olmaya çabalıyor.

network
Image by Gerd Altmann from Pixabay

Bu yazımızda sosyal medya alanının hakimi olan merkezi yapılara karşı alternatif olarak ortaya çıkan ve altyapı hizmeti veren platformlara değineceğiz. Merkeziyetsiz bir şekilde yapılanan bu platformların temeli ‘kullanıcının dijital dünyada ürettiği içerik ve kurduğu ilişkiler üzerinde tam sahipliğinin olması’ prensibine dayanıyor.

İçerik üreticileri, kullanıcıların beğenisine sundukları içerikleri platformlara ait, genelde dağıtık halde bulunan sunuculara yüklüyorlar. Kullanıcılar ise bu içeriklere tek bir uygulamadan değil birbirinden farklı onlarca uygulama aracılığıyla ulaşabiliyorlar. Hatırlayanlarınız vardır; eskiden Twitter’a farklı farklı uygulamalar kullanarak girebiliyordunuz, sonra bir gün Twitter platformunu bütün bu uygulamalara kapattı. İşte merkeziyetsiz platformların bir çoğunda böyle bir risk söz konusu değil.

Merkeziyetsiz sosyal medya altyapısı veren platformlar genel olarak zincir üstü ve zincir dışı hibrit çözümler sunuyor. Bir benzetme yapacak olursak, bu platformları birinci seviye blokzincirler gibi düşünebiliriz. Kullanıcılar bu platformlara farklı farklı uygulamalar aracılığıyla ulaşıyorlar. Henüz bu alanda piyasaya hakim bir oyuncu ortaya çıkmadı, mevcut oyuncu listesi ise oldukça uzun.

Şimdi gelin bu altyapılardan ön plana çıkan üç tanesine hızlıca göz atalım:

Lens protocol

Bu alanda ortaya çıkan ilk platformlardan bir tanesi Lens Protocol. Merkeziyetsiz kredi platformu Aave ekibi tarafından kurulan Lens, kullanıcılarına elektronik cüzdanları aracılığıyla profil yaratabilecekleri ve yine bu cüzdanlar aracılığıyla içerik üretebilecekleri bir ortam sağlıyor.

Lens protokolü, kullanıcıların gerek profillerini gerekse diğer kullanıcılar ile kurdukları ilişkileri NFT haline getirmelerine olanak sağlıyor. Bu sayede bu NFT’ler bir varlık gibi kullanılabiliyor ya da başkalarına devredilebiliyor. Bu özellik, içerik üreticilerine yarattıkları içeriği paraya çevirme konusunda birçok avantaj sağlıyor.. Bunun yanında spam konusuna çözüm olarak hesap açma ücretli.

Lens protokolünü kullanan pek çok uygulama var. Bunlar içinde Phaver, hey ve orb en çok talep görenlerin başında geliyor. Bu uygulamalar içinde bir Türk girişim olan Kaira’nın da bulunduğunu belirtelim.

Lens, üzerinde kurulu uygulamalara kullanıcıları ile etkileşime girebileceği araçlar sağlıyor. Örneğin, ‘Open Actions’ olarak adlandırılan bu özellik sayesinde kullanıcılar beğendikleri post sahiplerine direkt olarak Lens üzerinden ‘bahşiş’ gönderebiliyorlar. Lens üzerine kurulu uygulamalar genelde protokolün resmi olmayan kriptoparası Bonsai üzerinden alışveriş yapılmasına olanak sağlayarak kendi çaplarında bir ekonomi de oluşturmuş durumdalar.

Kurulduğu günden bu yana Polygon ağı üzerinde çalışan Lens, 2024 yılı içinde zkSync’e geçmeyi planlıyor.

Farcaster

2024 yılı içinde adından daha sık söz ettirmeyi başaran Farcaster, özellikle Twitter’dan sıkılan Ethereum topluluğunun gözdesi olmaya başladı.

Kullanıcı kimliklerini zincir üstünde yarattıkları içerikleri zincir dışı tutan Farcaster, özellikle postlar içine kurulabilen ufak programcıklar sayesinde kullanıcılara oyun oynama, anket yapma benzeri etkileşimi artıracak araçlar sunuyor. Frames adı verilen bu programcıklar, Lens protokolün Open Actions özelliğine oldukça benziyor. Farcaster da Lens gibi spam hesapların önüne geçmek için hesap açarken kullanıcılardan ücret alıyor.

Üzerinde Warpcast ve Supercast gibi popüler uygulamalar bulunan Farcaster zincir olarak Optimum ağını kullanıyor.

Nostr

Özellikle Bitcoin topluluğunun gözdesi olan Nostr tamamen bağımsız düğümlerden oluşan, herhangi bir kurucu ya da lideri olmayan merkeziyetsiz bir oluşum. Diğerlerinden ayrıştığı en önemli noktalar sansüre karşı dayanıklılık. Tamamen anonim bir ekip tarafından kurulan Nostr, sistem geliştirmesi için gerekli finansmanı Bitcoin topluluğundan sağlıyor. Nostr üzerindeki en çok kullanılan uygulama olarak Damus ön plana çıkıyor.

…ve diğerleri

Başta da belirttiğimiz gibi merkezi sosyal medya platformlarına rakip olarak ortaya çıkmış pek çok uygulama var. Twitter’in eski CEO’su Jack Dorsey tarafından kurulan BlueSky, bir ara fenomenlerin takipçileri üzerinden para kazandığı friend.tech ya da yine yaygın olarak kullanılan mastadon bu listedeki isimlerden sadece birkaçı.

Merkeziyetsiz sosyal medyanın sorunları ve çözümler

Merkeziyetsiz sosyal medya henüz büyük medya devlerine kafa tutmanın çok uzağında.

Farklı standartlar, dağınık yapı

Bunun en önemli nedenlerinden biri alanın hem küçük hem de çok sayıda oyuncu tarafından bölüşülüyor olması. Halbuki, sosyal medya ‘ağ etkisi’ sebebiyle ancak büyük topluluklar tarafından kullanıldığında anlamlı hale geliyor.

Farklı altyapı platformlarının farklı şekilde kurulmuş olması bir engel gibi görünse de çözümü o kadar da zor değil aslında. Platformların kendi aralarında anlaşmaları zor ama eğer dışarıdan ulaşıma izin veriyorlarsa sorun üzerine kurulu uygulamalar tarafından çözülebilir. Bunu hem Lens hem de Farcaster platformlarına ulaşım ve post paylaşmaya izin veren Phaver uygulaması ile görmeye başladık bile. Uzun vadede platformlardan ziyade kullanıcının kullandığı uygulamalar ön plana çıkacak.

Kullanıcı deneyimi

Merkeziyetsiz sosyal medya platformları henüz merkezi rakiplerinin kullanıcı deneyimini yaşatmaktan uzaklar. Bunun temel nedeni bu platformlar ve üzerine kurulu uygulamaların sosyal medya devlerinin kaynaklarına sahip olmadıkları için onlar kadar araştırma geliştirme yapamıyor olmaları. Yine de aradaki açığın hızla kapandığını belirtmek gerekiyor. Hatta kimi alanlarda merkeziyetsiz sosyal medya platformları öne geçmiş durumdalar. Lens Protocol’un Open Action’ı ya da Farcaster’in Frames’ı kullanıcılara sosyal medyada olduğundan daha zengin bir etkileşim içine girme olanağı sağlıyor, içerik üreticilerine ek gelir kapısı sağlamaları da işin cabası. Birkaç örnek vermek gerekirse, Frames ile direkt post üzerinden NFT mintleme, NFT koleksiyonlarını sergileme ya da satranç oynama mümkün. Keza Open Actions ile postlarda içerik üreticilerine bahşis vermenin yanında, takipçi ya da token sahipliğine göre içeriğe kimin ulaşacağını sınırlama, token airdrop yapma ya da DAO’larda oy kullanma gibi özellikler eklenebiliyor.

İçerik denetimi

Merkeziyetsiz sosyal medya platformları ile ilgili en büyük eleştirilerden biri, isteyen herkesin istediği içeriği paylaşabiliyor olması. Bunlar içinde kişilere fiziksel zarar verebilecek içerikten, toplumu manipüle etmeye kadar farklı çeşitler bulunabiliyor. Bu arada bu durum merkezi yapılar için de büyük bir sorun ve bunu aşmanın yolunu içerikleri sıkı denetim altında tutmak ve hesapları yasaklamakta buluyorlar.

Merkeziyetsiz dünyada platformlar bu sorunun çözümü için gerekli standartların belirlenmesini topluluğa bırakmış gibi görünüyorlar. Bu nedenle pratikte bu sorunun çözümü platforma değil uygulamalara kalacak gibi görünüyor. Uygulamalar zararlı içeriğin yönetimi ile ifade özgürlüğü arasındaki dengeyi bulmak zorundalar. Muhtemelen içeriğe hiç karışmama ile tüm zararlı görünen içeriği engelleme arasında farklı yerlerde konumlanacaklar, kullanıcı da hangi uygulama ona arzu ettiği kontrolü veriyorsa ona yönelecek..

Sonuç

İçerik üreticileri uzunca bir süredir merkezi sosyal medya devlerinin yarattığı sorunlar ile boğuşuyor. Son zamanlarda bu içerikleri tüketenler de bu sıkıntıları hissetmeye başladı. Merkeziyetsiz sosyal medya platformları henüz daha çok küçük olsalar da uygulama seviyesinde ortaya çıkacak çözümler ile bir anda kendilerinden söz ettirmeye başlayabilirler.

Bu alanda kimi platformlar belli toplulukların himayesinde olmaları sayesinde ön plana çıktı. Bunların hangisi uzun vadede liderliği eline alacak şu an bilinmiyor ama bu çok da önemli olmayabilir. Belki de Phaver’in yaptığı gibi birkaç platforma bağlanabilen uygulamalar daha öne çıkacak. Sonuç ne olursa olsun eğer bir gün merkeziyetsiz sosyal medya hayatımızda ağırlık kazanırsa bu biz kullanıcıların lehine olacak.


Not 1: Bu yazı ilk olarak 29 Ağustos 2024’de BTC Haber’de yayınlandı

Not 2: Tüm yazılara Yazılar sekmesinden ulaşabilirsiniz

Genel not: Piyasada oluşacak ihtimalleri değerlendiren bu yazıyı, yatırım tavsiyesi olarak almamanızı rica ederiz. Bu ve diğer yazılarımızın hiçbiri yatırım tavsiyesi değildir. Özellikle DeFi yani merkeziyetsiz finans sektörünün denetime tabi olmamasından dolayı klasik piyasalara göre çok daha riskli olabileceğini göz önünde bulundurun.