Bu yazımızda geçtiğimiz hafta yaşanan bankacılık sektöründeki krizin kripto dünyasına yansımalarına ve DeFi’yi nasıl etkilediğine değineceğiz.

ABD bankacılık sektöründe 8 Mart Çarşamba günü Silvergate Bank’ın faaliyetlerini durduracağını açıklaması ile başlayan, 10 Mart Cuma günü sektörün 16. büyüğü Silicon Valley Bank’ın kapatılması ile zirveye çıkan ve 12 Mart Pazar akşamı tüm tasarrufların sigorta altına alınması ile sönen (ha bir de arada Signature Bank’ın kapatılması var) mini bir bankacılık krizi yaşandı.

domino
Image by opex-manufaktur from Pixabay 

Sıkıntının özünde ABD’deki tüm bankacılık sektörüne özgü bir sorun olan, düşük faiz döneminde alınmış uzun vadeli hazine bonolarının faizlerin yükselmesi ile birlikte değerinin düşmesi var. Ne var ki, bütün bankaları etkileyen bu durum, sadece kripto dünyası ile ilişkisi olan üç bankanın kapatılması sonucunu doğurdu. Acaba ABD’de kripto dünyasına karşı üstü örtülü bir savaş mı var? Kripto dünyası geçtiğimiz hafta içinde bu konuyu hararetle konuştu.

Konu ile ilgili önceki yazımda da belirttiğim gibi, kriptoya karşı bir düşmanlık ve planlı bir saldırı olduğu kanısında değilim. Peki o zaman, neden sektörün kalanı ayakta kalırken bu üç bankada kriz yaşandı? Bunun temel nedeni, bu üç bankanın da, mevduat yapısı olarak çok oynak sektörlere hitap ediyor olması. Özellikle Silvergate ve SVB, faiz artışı sonrası en yüksek mevduat çıkışını yaşayan kurumlar oldular. Yani otoritelerin en önem verdiği piyasanın dengeli seyrine oldukça aykırı bir durum. Bu nedenle bu iki bankanın likidite sorunları nedeniyle kapatılması anlaşılır. Burada hâlâ en büyük soru işareti Signature Bank’ın kapatılması konusu. Bu konu önümüzdeki günlerde de konuşulmaya ve mali otoritelerin başını ağrıtmaya devam edecek ve muhtemelen davalara bile yol açacak 1.

Şahsen, otoritelerin Silvergate’in kripto ile olan yakın ilişkisinin yarattığı gerilimin bir benzerinin Signature Bank’te de yaşanmasından korktukları için ‘panik’ yaptıklarını düşünüyorum. Signature Bank yönetim kurulu üyesi Barney Frank’ın bankanın durumu idare edebilecek bir yapıda iken kapatılmasına anlam veremediği ile ilgili yaptığı yorumlar bu görüşü destekliyor 2. Signature Bank’da kripto firmaları ile ilişkili mevduatların oranı %25 ama sigorta kapsamındaki mevduatların oranı çok düşük. Bu da otoritelerde, aynı SVB’de olduğu gibi bankadan hızlı para çıkışı ve sonrasında bunun genele yayılması korkusunu yaratıyor.

Doğru yöntem bu mu? Tabii ki değil. ‘Yasaklama/kapatma’ sektörün sorununu çözmüyor. Bankacılık sektörü, kısa vadeli mevduat-uzun vadeli krediye dayanan temel yapısal özelliğinin yarattığı sorunların su yüzüne çıkmasını şimdiye dek bazı ekstra önlemler ile bastırmayı başardı. Nedir bunlar? Güçlü sermaye yapısı, sıkı kamusal denetim ve sorun olduğunda ‘son çare’ olarak yetişebilecek bir merkez bankası.

Burada sıkıntı ‘panik’ yaşandığında ortaya çıkıyor. Orada da şimdiye kadar iyi idare ettiler. Nasıl? Sabah 9’dan akşam 5’e kadar işlem yaparak. Akşamları ve hafta sonlarını ‘soğuma’ (cooling-off) dönemi olarak kullanarak. Müşterileri uzun kuyruklarda bekleterek. Oysa son yıllarda teknolojinin de gelmesiyle bankacılık sektörü önemli bir değişim yaşıyor. Müşteriler artık işlemlerini mobil cihazlardan yapıyorlar. Yıllardır oldukça stabil seyreden banka mevduatları artık hızla farklı alternatif yatırım araçlarına doğru kaymaya, hatta panik halinde yıldırım hızında yok olmaya doğru gidiyor3. Bankacılık otoritelerinin bu değişen paradigmada nasıl tepki verecekleri önemli. Bu tepki, ‘stabiliteyi bozuyor’ argümanıyla banka kapatmak olmamalı4

Bu aşamada eğer otoriteler kriptonun sistem için bir risk oluşturduğunu düşünüyorlarsa bu kriptonun gücünü değil finansal sistemin güçsüzlüğünü (ya da kırılganlığını) gösterir ancak.

Gelelim kriptoya

İşin özüne baktığınızda kripto dünyasının bu olaydan hiç etkilenmemesi gerekiyordu ama kripto yine kriptoluğunu yaparak mini bir kriz yaşamayı becerdi.

Bu tarafta krizin baş sorumlusu olan USDC, aslına bakarsanız uzun zamandır ABD otoriteleri ile uyumlu, basılan paranın tamamının hazine bonosu ve ABD bankalarında nakit olarak tutulduğu ‘en güvenilir stabil para’ olarak görülmekteydi. Unutulan konu, USDC’yi basan Circle’ın, elindeki parayı merkezi ABD bankalarında tutan merkezi bir yapı olmasıydı.

USDC’nin yaşadığı krizin (1 ABD dolarına eş olması gereken stabil paranın değerinin 88 cent’e kadar düşmesi) bu kadar derinleşmesinin nedeni de aslında geleneksel finans sistemiyle yakından çalışan merkezi yapılar oldu. Zira, USDC, Perşembe günü risk altında olan 3.3 milyar ABD Dolarını SVB’den başka bankalara almak istemiş ama transfer gerçekleşmemişti. Aslında 3.3 milyar ABD Doları Circle’in 44 milyar dolarlık rezervi içinde yönetilebilecek bir risk, ancak Circle risk altındaki para miktarını Cuma akşamı açıkladı. Açıklamayı yaparken, isteyen herkese 1 USDC karşılığı 1 ABD Doları çekime izin vereceğini söylemesine rağmen, bunu ancak hafta sonundan sonra Pazartesi yapabilecek olması elinde USDC tutanlar arasında geçici bir panik yarattı. Buna bir de USDC’den ABD Dolarına geçilebilecek diğer bir yol olan Coinbase’in otomatik geçiş sistemini askıya almasını ekleyin. Kalan belki de son yol olan Binance’in USDC-BUSD 1’e 1 geçiş köprüsünü kapatması da işin tuz-biberi oldu. Elinde USDC olanlar sıkıştı ve stabil para DeFi’ye doğru akmaya başladı.

DeFi’de neler oldu peki?

Merkezi yapılardan DeFi’ye akan USDC kendisine birkaç yoldan çıkış bulmaya çalıştı. Bunlardan ilki DeFi’nin stabil para havuzları oldu. Yatırımcılar ellerinde bulunan USDC’leri hızlıca USDT’ye çevirmeye çalıştılar. Otomatik çalışan bu havuzlara ne kadar çok USDC koyarsanız alacağınız USDT o kadar azalır, yani USDC’nin değeri düşer. Nitekim kısa sürede havuzlardaki USDT’ler suyunu çekmeye USDC de 0.88’lere doğru inmeye başladı.

Etkilenen ikinci DeFi protokolü ise MakerDAO oldu. Merkeziyetsiz bir stabil para olan DAI’nin kurucusu MakerDAO, faaliyetlerine ilk olarak ETH teminat alıp karşılığında DAI basmak ile başlamıştı. Daha sonrasında DAI’nın kullanımını artırmak amacıyla diğer kriptoparaları da teminat olarak kabul etti. Bununla da kalmadı MakerDAO ve 2020 yılının Mart ayında USDC ile DAI arasında otomatik bir köprü kurarak belki de en büyük stratejik hamlesini yaptı. Bu sayede piyasadaki DAI oranı ciddi arttı ve sisteme konan USDC miktarı tüm basılan DAI’lerin üçte ikisine ulaştı.

Uzun zamandır ciddi olarak eleştirilen bu ‘risk’ nihayet bu kriz ile DAI’ye nasıl zarar verebileceğini net olarak gösterdi. DAI’nin değeri USDC gibi 0.88’lere kadar eridi. Nedeni de çok basit. 1 USDC eşittir 1 DAI dediğiniz noktada DAI’nin değeri USDC’den yüksek olduğu anda arbitraj yapanlar ellerindeki USDC’yi DAI’ye çeviriyorlar. Kriz sonrası MakerDAO topluluk içinde acil bir eylem planı açıklayarak USDC teminatlı DAI üretimini kısma yoluna gitti.

Bunun dışında DeFi tarafında öyle çok büyük bir olay yaşanmadı. DeFi protokolleri her zamanki gibi işlemeye devam ettiler. Zaten, bu protokoller herhangi bir şekilde müşteri parası tutmadıkları için bir sıkıntı da yaşamadılar.

Aslına bakarsanız bütün bu olaylar, DeFi’deki belki de en büyük riski bir kez daha ön plana çıkardı. DeFi dünyasında kullanılan gerek USDT, gerekse USDC her tür karşılığı bankada duran stabil para, esasında sistemin temelinde yatan birer saatli bomba. Merkezi dünyaya göbekten bağlı olan bu paralar, DeFi sisteminin merkeziyetsiz felsefesi ile çelişen yatırım araçları. Bu nedenle, DeFi’nin kendi merkeziyetsiz stabil parasını yaratması oldukça önem taşıyor. Bu alandaki en büyük oyuncu olan MakerDAO, başta USDC olmak üzere gerçek dünya varlıklarını teminat kullanarak büyüme yoluna gitti. Bu yöntemin sıkıntıları da işte bu son yaşadığımız kriz ile net olarak görüldü. Farklı bir merkeziyetsiz paraya ihtiyaç olduğu görülüyor.

DeFi’de yaratılacak merkeziyetsiz stabil paraların en büyük sıkıntısı likidite ve kullanım alanında gerekli büyüklüğe ulaşıp ulaşamayacağı. Bu alanda daha önce yapılan denemeler ya başarısızlıkla sonuçlandı (Basis ya da UST gibi) ya da hâlâ çok küçükler (LUSD gibi). Bundan sonraki en büyük deneme, piyasanın stabil paralar konusunda en büyük havuzlarına sahip olan Curve ekibinin çıkarmayı planladığı crvUSD tarafından gelecek. Bakalım onlar başarılı olabilecekler mi?

Sonuç

Son yaşanan kriz geçtiğimiz yıl yaşadıklarımız gibi merkezi ama bu sefer geleneksel taraftaki yapılar kaynaklı oldu. Kriz, kripto ve DeFi dünyasına bu geleneksel yapılar ile ilişkide olan merkezi kripto kurumları aracılığıyla bulaştı. Geleneksel ile DeFi’nin buluşması belki pazarı büyütmek açısından olumlu, ancak risklerin diğer tarafa da sıçraması riskini beraberinde getiriyor. Geleneksel tarafta regülasyon alanında alınacak önlemler, DeFi tarafında ise geleneksel dünyanın araçlarına alternatif çözümlerin ortaya çıkması, yatırımcının sıkışmasını önleyerek ileride oluşacak krizlerin önüne geçebilir. Bulunacak çözümleri hep birlikte yaşayarak göreceğiz.


Not 1: Bu yazı ilk olarak 23 Mart 2023’de BTCHaber’de yayınlandı

Not 2: Tüm yazılara Yazılar sekmesinden ulaşabilirsiniz

Genel not: Bu ve diğer yazılarımızın hiçbiri yatırım tavsiyesi değildir. Özellikle DeFi yani merkeziyetsiz finans sektörünün denetime tabi olmamasından dolayı klasik piyasalara göre çok daha riskli olabileceğini göz önünde bulundurun.


  1. Kongredeki Cumhuriyetçilerin lideri Tom Emmer şimdiden FDIC’e konu ile ilgili bir mektup gönderdi bile. Sektörün lobi örgütü Blockchain Association tüm finans otoritelerine aynı şekilde bir yazı gönderip bilgi istedi. FED, FDIC benzeri bankacılık regülatörlerinin sektör üzerinde çok büyük bir gücü olduğu için, kapatılan bankaların üst yöneticilerinin açıklama yapmaya çekindikleri belirtiliyor. Bu konuda en iddialı konuşmayı federal bankacılık lisansı isteği FED tarafından reddedilen Custodia Bank’ın kurucusu Caitlin Long yapıyor

  2. Signature Bank’ı satışa çıkaran FDIC’nin bankayı alacak olan kurumdan “kripto faaliyetlerini durdurmasını” istediği şeklinde çıkan haber, sonrasında otoriteler tarafından yalanlandı. Yalanlandı yalanlanmasına ama sonrasında Signature Bank’ı satın alan Flagstar Bank’ın dijital varlıkların olduğu kısmı satış işleminin dışında bırakmış olması gerçekten düşündürücü. FDIC’nin potansiyel alıcı olarak neden sadece geleneksel bankalara izin verdiği ise hâlâ bir soru işareti. Bir başka soru işareti de Silvergate’e sene başında likidite için verilen kamuya ait FMCL kredisinin aniden geri çağırılmış olması. 

  3. SVB bir gün içinde (9 Mart 2023) toplam mevduatının %25’ini kaybetti (yaklaşık 42 milyar ABD Doları)!! 

  4. Bu bize “şu mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim (şu okullar olmasa milli eğitimi ne güzel yönetirdim)” diyen Abdülhamit dönemi Milli Eğitim Bakanını hatırlatıyor adeta. Bu arada bankalar arası 7/24 para transferine olanak sağlayacak olan FEDNow servisinin nihayet Temmuz 2023’de hayata geçeceğini de belirtelim.