Bu yazımızda Web3’ün potansiyel olarak hangi alanlarda hayatımıza etki edebileceğine bakacağız.

Web3 ve merkeziyetsiz teknolojiler

Web3 ile birlikte artık yavaş yavaş dijital hayatımızın merkezine oturan merkeziyetsizlik kavramını tekrar hatırlatmakta fayda var.

Merkeziyetsizlik, blokzincir teknolojisi ile birlikte oluşan bir kavram. Kişiler arası her tür dijital ilişkide aracıların ortadan kaldırılması ve ilişkilerin bire bir hale gelmesi şeklinde özetlenebilir.

Merkeziyetsizlik ve blokzincirin ortaya çıkarabileceği potansiyel ile ilgili yıllardır yazılır durur. Daha çok teori aşamasında olan bu fikirlerin, 2020 yılı ile birlikte pratiğe dökülmeye başladığını gördük. Bu alanda da başı DeFi yani merkeziyetsiz finans çekti.

Web3 hangi alanlarda hayatımıza girecek?

DeFi ile başlayan Web3 hareketinin hangi alanlarda hayatımıza gireceği ile ilgili öncelikle birkaç temel gerekliliği hatırlatmakta fayda var. Zira, verilen örneklerde sıkça ‘sap ile samanın birbirine karıştırıldığını’ görüyoruz.

İlk ve en önemli gerekliliğin dijitalleşme olduğunu unutmamamız gerekiyor. Blokzincir teknolojileri pek çok alanda fayda sağlayabilirler - özellikle aracıların çok ve maliyetin yüksek olduğu alanlarda, ancak bunun ön koşulu dijitalleşme. Örneğin, 2015 yıllarında blokzincir teknolojisinin öneminden bahsedilirken verilen örnek tedarik zinciri ve lojistik olurdu. Bunun temel nedeni, bu alanda aracıların çokluğudur. Hatta bu alanda özel blokzincirlerin lideri IBM tarafından oluşturulan Hyperledger protokolünün yayınladığı raporlarda, nasıl bir buzdolabının Avrupa’dan Afrika’ya gelirken yüzlerce onaydan geçtiğinden bahsedilir. Doğru - ancak ufak bir sorun var. Bu dünya ve ilişkiler dijitalleşmiş değil ki? Dijital olmayan bir dünyada blokzincir uygulayamazsınız. Önce tüm süreçlerinizi dijitale geçirmeniz lazım.

Dolayısıyla, blokzincir teknolojisinin hayata geçmesi için ya sektörün tamamıyla dijitale geçmesi ya da ‘digital-native’ dediğimiz dijital dünyaya doğmuş olması gerekiyor. İşe bu yönünden baktığımızda dijitalleşmenin gelişeceği alanları bulmak daha kolay oluyor. İşte o alanlar:

elephants
Image by Christel SAGNIEZ from Pixabay

Oyun ve sosyal medya: Zaten dijital doğmuş, aracıların özellikle kullanıcılara ait bilgileri kullandığı ve manipüle ettiği bir pazar. Ortaya çıkan katma değer, ya stüdyolar ya da sosyal medya aracıları tarafından parsellenmiş durumda. Yeni başlayan play-to-earn modeller ile bu alana Web 3’ün sızması başladı bile. Bundan sonraki büyük savaş Facebook gibi donanımlı güçler ile DAO benzeri merkeziyetsiz oluşumlar arasında geçecek gibi görünüyor.

NFT’ler: Fiziki varlıkların yerini artık dijital sahiplik sertifikaları almaya başlıyor. Bu sayede, dijital dünyada kısıtlı miktarda varlık üretimi, bunun sahiplenmesi ve başkalarına transferi gerçek olmaya başlıyor. Bununla da sınırlı kalmıyor potansiyel. Sahipliğin parçalara bölünmesinden, sonraki satışlardan pay almaya, müşteri segmentasyonuna kadar giden farklı katma değer yaratma ve bu değerden pay alma imkanları mevcut.

DAO’lar: Yeni dünyada iş yapış biçimleri değişmeye başlıyor. Eskinin, bir projeyi ya da girişimi gerçekleştirmek için bir şirket kurulması gerekliliği, yerinin binlerce kişinin bir araya gelip hızlıca kurabildiği dijital kooperatiflere bırakıyor. Çalışan tarafında ise bir şirkete bağlı kalmak yerine, birkaç DAO’da çalışabilme fırsatı ortaya çıkıyor. Çoğu başarısız olacak bu modellerden kimilerinin dünyanın en değerli şirketleri içine girmesi ihtimali yakın vadede olmasa bile uzun vadede uzak bir olasılık değil.

Kriptoparalar: Yukarıda bahsettiğimiz birbirine bağlı üç dijital evrenin içindeki ekonomik hareketlerde kişilerin teşvik mekanizmaları token dediğimiz paralar ile olacak. Merkeziyetsiz felsefesine uygun olarak, bu paraların eskinin merkez bankaları tarafından basılan itibari paralar yerine, her bir ekosistemin kendisi tarafından çıkarılan kriptoparalar olması da doğal bir gelişim olarak değerlendirilmeli.

DeFi - merkeziyetsiz finans: Son olarak, yukarıdaki ekosistemin gelişmesi, potansiyelin değerlendirilmesi, yatırım yapılabilmesi, bunun için sermaye ihtiyacının karşılanması gibi klasik finansın temel görevlerinin de, yine merkeziyetsizlik felsefesine uygun olarak DeFİ tarafından yapılmasını beklemek yanlış olmaz.

Arkası yarın

Önümüzdeki yazılarda, yukarıda bahsettiğimiz beş alana ve birbirleri ile ilişkilerine daha detaylı olarak bakacağız.


Not 1: Bu yazı ilk olarak 12 Mart 2022’de BlockchainIST Center‘da yayınlandı

Not 2: Tüm yazılara Yazılar sekmesinden ulaşabilirsiniz

Genel not: Bu ve diğer yazılarımızın hiçbiri yatırım tavsiyesi değildir. Özellikle DeFi yani merkeziyetsiz finans sektörünün denetime tabi olmamasından dolayı klasik piyasalara göre çok daha riskli olabileceğini göz önünde bulundurun.