Son zamanlarda en sık konuşulan konulardan biri Web3 oluyor. Gelin isterseniz “Web 3 nedir?” sorusunun öncesinde vermeden önce Web1 ve Web2 konularını göz atarak işin tarihçesini anlayalım:

Nedir Web 1 ya da Web 1.0?

Aslına bakarsanız Web 1 dediğimiz internetin ilk başlangıcı. Internetin nasıl başladığını artık hepimiz aşağı yukarı biliyoruz ama kısaca tekrar hatırlayalım:

web-1_0
Image by chenspec from Pixabay

Internetin tarihi

Internet dediğimiz aslına bakarsınız, farklı makinelerin birbirleri ile bir ağ içinde iletişimde olması. Fikir çok eski, teorik olarak 1920’lere dayanıyor. 1950’lerde ilk bilgisayarların kurulması ve bilgisayar biliminin ortaya çıkması ilk yapı temellerini oluşturuyor.

Amerika Birleşik Devletleri’nde ordu ve hükümetin, üniversitelere verdiği destek sayesinde internetin gelişimi için araştırmalar yapılmaya başlıyor. Bu araştırmalar neticesinde, 1974 yılında TCP (Transmission Control Protocol) ve IP (Internet Protocol) geliştiriliyor. Sonrasında 1986 yılında üniversitelerdeki süper bilgisayarları birbirine bağlayan NSFNET projesi sayesinde DNS (Domain Name Service) ve TCP/IP (yukarıda bahsettiğimiz iki protokolün geliştirilmiş hali) standartları ortaya çıkıyor.

Web 1.0’in temel özellikleri

Yukarıda bahsettiğimiz kilit protokollerin ortaya çıkması ile başlayan Web1 macerasının birkaç temel özelliği var. Gelin onlara hızlıca göz atalım:

Altyapı: Web 1, dediğimiz aslına bakarsanız tamamen altyapı çalışmalarından oluşuyor. Zira, internet bir mimari olarak üzerinden geçen büyük miktarda veriyi aktarmayı sağlıyor. Böyle büyük bir mimarinin oluşabilmesi için her detayın en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş olması gerekiyor. Bu da ‘uzun vadeli’ bir bakışı sonucu olabiliyor. Eğer ticari kaygılarınız varsa, örneğin bir girişim sermayesinden yatırım aldıysanız, kapital sahipleri yatırımlarının ticari bir geri dönüşü olmasını, üstelik bunun olabildiğince hızlı bir şekilde gerçekleşmesini isterler. Son kullanıcı için sunulan ürünlerde bu yöntem başarılı olabilir ancak altyapı ürünleri için aynısı söylenemez. Zira, altyapı ağır işleyen bir mekanizmadır. Üzerine kurulan binlerce uygulama, altyapının uzunca bir süre aynı şekilde devam edeceği varsayımı ile hareket ederler. Bu nedenle, iyi planlama çok kritiktir. ‘Bunu iki gün önce böyle yapmıştım, şimdi değiştiriyorum’ diyemezsiniz.

Üniversitelerin, hükümetten aldıkları hibe ve teşvik ile geliştirilen bu protokollerin en önemli özelliği ticari kaygıdan ziyade araştırma zihniyeti ile ortaya çıkmış olmaları.

Açık kaynak ve ücretsiz: Yukarıda bahsettiğimiz temel nedenden dolayı, bu protokollerin hepsi lisans hakları kaldırılmış, açık kaynak olarak toplumun hizmetine sunulmuş yazılımlar. Bu sayededir ki, internete girerken herhangi bir lisans parası ödemiyoruz.

Yine aynı şekilde, araştırma çalışma sonuçlarının üniversiteler arasında serbestçe paylaşılmış olması, bu alandaki gelişmelerin paralel değil, üst üste yani daha verimli gelişmesine neden olmuş. Aynı zamanda, ortaya çıkan protokollerin büyük ölçüde standart haline gelmesini sağlamış. Aksi takdirde, ayrı ayrı birbirinden habersiz ya da saklanmış bir şekilde geliştirilen protokollerin insanların hizmetine sunulması durumunda, birbirleri ile konuşamayan farklı bir dünya ortaya çıkabilir ve açıkcası bu dünya hakikaten ‘çekilmez’ bir hal alabilirdi.

Kullanılması zor uygulamalar: Web 1.0’ın genel özelliklerinden biri kullanıcı dostu olmaması. Zira, bu teknolojiyi geliştirenlerin çok da kullanıcıyı düşündükleri söylenemez. Onlar işin temellerini oturtmaya çalışmışlar. Bu satırları okuyan genç kesim hatırlamaz ancak 40’lı yaş kuşağı, ilk internetin nasıl olduğunu iyi bilir. Telefon hattından internete bağlanmaya çalışma, sürekli hattın düşmesi, ilk girdiğinizde ne yapacağını bilememeniz. Gerçekten zor bir süreçti. Kullanıcı dostu diyeceğimiz uygulamalar bir sonraki evre olan Web 2.0’da ortaya çıktılar.

Dağıtık bir yapı: Internet özünde farklı lokasyonlarda bulunan bağımsız makinelerin birbirlerine bağlanması demek. Web 1.0 da benzer şekilde bu temel prensip üzerine kurulu idi. Yapılan geliştirmeler, gerek ABD gerekse Avrupa’da (özellikle Fransa) kurulu farklı üniversiteler tarafından ortaya atılıyor, tüm kamuoyunda tartışılıyor ve sonrasında standartlar ortaya çıkıyordu. Her ne kadar bu alanda lider üniversiteler olsa da, bütün sürecin tek bir merkezin olmadığı geniş bir topluluk tarafından geliştirildiğini söylemek yanlış olmaz.

Sonuç

Web 1, ticari kaygılardan uzak, daha uzun vadeli ve internetin temel altyapı taşlarını oluşturan protokol ve basit uygulamaların ortaya çıktığı nereden bakarsanız yirmi yılı bulan uzunca bir dönem sonunda ortaya çıktı. Ücretsiz ortaya çıkan temel standartlar, sonrasındaki gelişmenin en itici güçlerinden biri oldu. Bir sonraki yazımızda, Web2 dediğimiz bir sonraki sürece göz atıyor olacağız.


Not 1: Bu yazı ilk olarak 25 Aralık 2021’de BlockchainIST Center‘da yayınlandı

Not 2: Tüm yazılara Yazılar sekmesinden ulaşabilirsiniz

Genel not: Bu ve diğer yazılarımızın hiçbiri yatırım tavsiyesi değildir. Özellikle DeFi yani merkeziyetsiz finans sektörünün denetime tabi olmamasından dolayı klasik piyasalara göre çok daha riskli olabileceğini göz önünde bulundurun.