Burada ve benzer pek çok yazıda Blockchain üzerine değişik girişimleri okuyoruz. Ancak dikkat ettiniz mi bilmiyorum, bu tip girişimlerin her biri genelde ayrı bir Blockchain kuruyorlar. Ve birbirleri ile pek bir bağlantıları yok. Zaten kullanıcıları çok sınırlı, hatta pek çoğunun sıfıra yakın. Yani bir okyanus üzerine kurulmuş ıssız adalar gibiler. Bu ne kadar sağlıklı?

Peki Blockchain’leri bağlamak ne demek?

Peki bunları neden birleştirmek isteyelim? Belli başlı birkaç neden var. Bunlardan en önemlisi kullanıcı sayısını çoğaltmak tabii ki. Blockchain’lerin birbirleri ile bağlantıları olması kullanıcılara pratik pek çok fayda getiriyor, bu da karşılığında kullanıcı adaptasyonunu artırıyor.

Şu anda kullanılan başka alternatifler var mı?

Tam olarak bire bir olmasa da birçok girişim kendi Blockchain’ini kurmak yerine mevcut bir Blockchain altyapısını kullanıyor. Örneğin önceki bir yazımızda bahsettiğimiz CryptoKitties yani Kripto Kedicikler aslında Ethereum üzerine kurulmuş bir oyun. Ethereum, değişik alanlarda kullanılabilecek (para dışında) bir altyapı oluşturduğu ve özellikle de Akıllı Kontratlar konusunda üstüne kurulan uygulamalara esneklik getirdiği için bu alanda en rağbet gören Blockchain.

Peki neden Ethereum üzerine dApps yazarsın, ne zaman kendi Blockchain’ini kurarsın?

Ethereum üzerine uygulama yazmanın hayatı kolaylaştırdığı kesin. Bir kere geniş bir ekosistemin içine giriyorsunuz. Yazılımcı bulmanız kolay, kullanıcılara ulaşmak kolay. Strateji derslerinde sık sık söz edilen Küme Etkisi (Cluster Effect) durumu var burada, bir nevi - bütün kuyumcuların bir çarşıda toplanması gibi…

Örneğin geçtiğimiz yazılardan birinde bahsettiğimiz DeFi hareketi, bu şekilde Ethereum üzerine kurulu finans alanında çalışan girişimilerin birbilerini kullanmasına dayanıyor.

Biraz daha açalım: Bu alanın aslında birbirine rakip gibi görünen iki girişimi var: Dharma ve MakerDAO.

Her ikisi de kişilere kredi hizmeti sağlıyor. Dharma bu hizmeti verirken MakerDAO’nun yarattığı DAI parasını kullanıyor örneğin. Nasıl yapabiliyor bunu? Temelinde her iki uygulamanın da Ethereum üzerinde olması sayesinde. Bir kullanıcı Dharma protokolünde MakerDAO’nun parasını kullanıp ETH (Ethereum’un parası) borçlanabiliyor. Sonra da bu ETH ile gidip kendisine CryptoKitty alabiliyor.

Öte yandan Ethereum gibi bir Blockchain üzerine uygulama yazdığınızda normal olarak pek çok alanda özgürlüğünüzden feragat ediyorsunuz. Altyapınızın gelişiminde Ethereum’un hızına uyum sağlamak zorundasınız. Onun getirdiği yazılım dilleri içinde gelişim yapmalısınız. Onun güvenlik protokollerini kullanmak zorundasınız. Kendinize ait gelişimini ve işleyişini yönetebileceğiniz bir Blockchain olmuyor; Ethereum’a bağlısınız. Ve yine aynı şekilde iletişimde olup birlikte hareket edebileceğiniz girişimlerin de yine Ethereum altyapısını kullanması gerekiyor. Bir başka yapıyı (örneğin Tezos ya da Stellar) kullanan bir yapı ile iletişiminiz kapalı.

Başka bir yol yok mu?

Peki o zaman bir orta yol bulunamaz mı? Hem her türlü hakkına sahip olduğum bir Blockchain’im olsun, hem de diğer Blockchain’ler ile rahatça iletişimde olayım? İşte son birkaç yıldır perde arkasında çalışmasını sürdüren ve bu günlerde görücüye çıkan Interoperatibility (işbirliği/karşılıklı çalışılabilirlik) konusuna geldi sıra.

Interoperability (karşılıklı çalışılabilirlik) ne?

Interoperability işte bu Ethereum’un yaptığını daha da genişleten bir kavram aslında. Nasıl Ethereum, kendi üzerine kurulan girişimler (dApps) arasında iletişim sağlıyor ancak başka silolara iletişim konusunda sıkıntı yaşanıyor ise, Interoperability sağlayan girişimler aslında bir nevi bunu da aşacak bir çözüm bulmaya çalışıyorlar. Yani, Ethereum üzerine kurulu bir girişimin başka bir siloda kurulu (örneğin Tezos) başka bir girişim ile iletişimde olmasını da sağlıyor. Ya da bir sistemi kullanan bir kullanıcının başka bir sisteme de angaje olabilmesine olanak veriyorlar.

Bireysel kullanıcılar için ne ifade ediyor bu?

En basit ifadesiyle kullanıcı rahatlığı. Projeler arasında bilgi paylaşımı olması, kullanıcıların kendilerine ait bilgilerinin (kullanıcının izin verdiği kadarının) değişik projelerde kullanılabilmesi anlamına geliyor. Bunu sadece bilginin paylaşılması anlamında düşünmeyin, teyid fonksiyonu olarak da düşünün: 18 yaşından büyük olduğunuz, finansal olarak kabul edilebilir durumda olduğunuz gibi pek çok özelliği. Bilgilerinizi ayrı ayrı projelere tekrar tekrar vermek yerine, bir projeden alacağınız yeterlilik “belgesini” içeriğindeki detayları paylaşmadan diğer projelerde kullanabilmek gibi.

Bunun yanında interoperability bir Blockchain içinde yarattığınız bir varlığın bir başka Blockchain içinde de değeri olması demek. Örneğin, bir Blockchain için kullanılan bir parayı alıp kripto para borsasında satmak yerine diğer Blockchain’in kullandığı parayı almak yerine sistemler arasında hızlıca geçiş yapmak anlamına geliyor bu. Bunu yaparken de daha önce de bahsettiğimiz Akıllı Kontratlar kullanılıyor.

Girişimler için ne ifade ediyor?

Girişimciler için interoperability bir ekosistemde olmanın getirdiği pek çok rahatlığı içinde barındırıyor. En akla geleni, yukarıda da bahsettiğimiz bir grup içinde olmanın getirdiği küme etkisi ama tek kolaylık bu değil. Başka faydaları da var bu sistemlerin.

En önemlilerinden biri şu: Normalde, kurduğunuz bir Blockchain sisteminin güvenliğini dağıtık halde bulunan birbirinden bağımsız teyid ediciler aracılığıyla sağlarsınız (Bitcoin sistemindeki madenciler gibi) Bu teyid edici makinelerin sizin sisteminizde olması ve sisteminizin güvenliğini sağlamaları için onlara bir ödül vermeniz gerek. Ama sizin gibi başka pek çok proje de bu makinelerin peşinde. Interoperability içinde yer alırsanız (örneğin Polkadot) makine bulmak için uğraşmıyor ve ortada bulunan bir havuzdan dilediğiniz gibi yararlanıyorsunuz (ücreti mukabilinde). Yani güvenliğiniz interoperability yapıların koruması altında.

Tabii burada şuna da bakmak lazım. Kimi girişimciler için projenin güvenliği hayati önem taşırken, kimileri için o kadar da önemli olmayabiliyor.

Normalde bir Bitcoin benzeri değer taşıma üzerine kurulu bir kripto paradan bahsederken, sistemin güvenliğinin tehlikeye girmesi o kripto paranın değerini sıfıra indirebilir. Dolayısıyla bu kripto paranın geliştiricileri güvenlik için her tür fedakarlığı yapabilir.

Bir de CryptoKitty’leri düşünün. Yani güvenlik iyi güzel de tek özelliği değer taşımak olan bir kripto para kadar değil. Ama CryptoKitty’ler de Ethereum ağı üzerinde bu bahsettiğimiz diğer kripto para da. Ethereum kendisini süper güvenli yapmak zorunda ve bunun için de ciddi bir maliyeti var. CryptoKitty sırf Ethereum ağında olduğu için aslında gereksiz yere fazladan bu masrafa katlanmak zorunda.

Halbuki, bu tip bir oyun bazlı girişim interoperability sağlayan bir ağ üzerinde olsa, güvenlik için kendine uygun miktarda makine kullanıp süreci çok daha ekonomik bir şekilde yönetebilir.

Ne tip girişimler var?

Interoperability alanında çalışan ve ilerleme sağlamış iki tane girişim bulunmakta. Polkadot ve Cosmos Network. Birbirlerine oldukça benzeyen iki proje detaylarda birbirlerinden ayrılıyorlar. Bir sonraki yazıda da onların teknik özelliklerinden ve farklarından bahsedelim.